6 Kasım 2016 Pazar

Yaşamanın Bir Yolunu Bulmak



“Martılarınız bizimkiler gibi midir? Yoksa daha mı ufaktır. Sizin tarafın balıkçıları da martılara, denizde boğulmuşların ilk önce gözlerini yedikleri için ifrit olurlar mı? Hiç zeytinliklerde yaz günü öpüştün mü?”
Sait Faik (Dondurmacının Çırağı öyküsü)


“Seni bu merak öldürecek” der annem. Ölürsem bir yolunu bulur, yine de merak ederdim. Anneme bu konuda açılmadım. Şu günlerde duygu ve düşüncelerimi öykülerime saklıyorum. Bugün hava oldukça kasvetli. Evde duramadım, vücuduma sığamadım, yeni aldığım kitaba başlayamadım. Sofra hazır değil… Tepsiye bir kase çorba koyup salona geldim. Kapıyı saat sekizde apartman görevlisi çalacak ve iyi akşamlar dilerken, çöp poşetini uzatacağım. Mandalina almıştım geçen gün, kabuklarını soyarken bakarsın neşelenirim. Bakarsın kedim gelir burnumu yalar. Bakarsın bir güzel öykü okurum. Bisikleti hızla sürer gibi, saçlarım rüzgara kapılmış gibi, dilimin ucuna gelen sözcükler gibi neşelenirim. Elim öyle şiddetli titrer ki gel de anla ilaç yan etkisi mi kasvet mi, heyecan mı neden olur. Ölürsem bir yolunu bulur, yine heyecanlanırdım. Ölürsem ve bir yolunu bulamazsam yazmanın diye aklımdan geçti, kasvet pekişti, yaz dedim kendime. Daha çok yaz, daha anlamlı, daha canlı, daha sıcak yaz. Öyle aksın ki sözcüklerin, başını kaşıyacak zaman bulamaz ol, onlara yetişme telaşı öldürsün seni. Sıkıntı değil!  


Yasemin Şenyurt

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder