15 Kasım 2016 Salı

"İçimi bir keder yaladı"


“Bir martı, bir nisan akşamında sırtüstü uzanmış, hala ölmeye çalışıyordu. İçimi bir keder yaladı. Yanından ayrılamıyordum.”
Sait Faik



Sivriada Geceleri öyküsünü okuyordum. Sokaktan akordeon sesi geliyordu. İçimdeki sessizliğe yanıt olsun diye geliyordu sesler.  Lacivert hırkamın içinde iki büklüm olmuş vaziyette denizi altın olarak düşündüğüm yıllara gidiyorum. O yıllarda denize her adımımı atışım şölen…
Boş bir kağıt görünce dayanamayıp yazmak da o yıllardan kalma alışkanlık. İnsanları tanıma, anlama kavgasının ve her türlü didinmenin unutturamadığı bir alışkanlık. Tükenmez kalemin düğüm anında tükenmesinin bile bir anlamı olduğuna inandığım bir bayram sabahı aşık olduğumu hayal ediyorum. Bir bayram sabahında kahvaltı hazırlamaya yardım ederken masadaki tabağımın yanında not defterim var.

Aşık olduğumu ve ayaklarımın yerden kesildiğini hayal etmek için çırpınıyorum ama başaramıyorum. Annem aşık olmuş olmalı babama. Akordeon sesi yıllar öncesinden mi geliyor yoksa ben hayal mi ediyorum bilemeden lacivert hırkamı çıkarıyorum. O aşık olduğumu hayal ettiğim bayram günü anneme babamla nasıl tanıştıklarını soruyorum. Annem az ve öz bir şekilde anlatıyor. Hayretler içinde kalarak dinliyorum onların öyküsünü.

O az ve öz anlatımın içinde yasemin kokusu var.

İçimdeki sessizliğe yanıt olsun diye yasemin kokulu bir mum aldım ve geceleri bütün ışıkları söndürüyorum onun aleviyle konuşmak için. Annemle babam boşanmasın diye yıllarca türlü türlü numara yaptıktan sonra Nisan ayında onlar boşanıyor. Lacivert hırkamı o yıllarda örmüştü annem.  Ara ara bana takılır annem ve babamla kardeşim de birlik olup benimle dalga geçerler. Hayretler içinde kalarak yaşadıklarımıza bakıyorum bambaşka bir gözle.

Benimle dalga geçmelerine bayılıyorum aslında. Babam “çıtayı yükseltmelisin” der ciddi olduğunda. Annem, “kendi değerini bilmiyorsun” der. Kardeşim, “ayakların yere basmıyor” der. Ciddi olduklarında da dalga geçtiklerinde de yasemin kokusu duyarım.


Yasemin kokusu duyduğum bir günde arkadaşım çok güzel bir defter hediye etti ve o deftere hayran oldum. Her sayfasının kenarında bir kayık var. Bu defterin adı Şölen olsun dedim. Deftere aşık olduğumu yazdım. Defter dile gelecek diye ödüm patladı ve sırt çantamda taşıyamaz oldum. Arkadaşıma bunu anlatınca güldü ve “sen iyi değilsin” dedi. Lacivert hırkam sırt çantamdaydı, sırt çantamı açtım, hırkayı çıkardım ve “sen üşüyorsun” diyerek kendisine uzattım. “Yok, sahiden iyi değilsin” dedi muzip muzip. Az ve öz  olanları anlatmayı bırakıp ballandıra ballandıra sessiz kaldım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder