Yağmur yağsa çocuklara dönen insanlar vardır. Denize
girince deliye dönen, şımaran, muzipleşen insanlar vardır. Haytalığı
becerebilen insanlar olduğu gibi şımardı mı güzelleşen insanlar da vardır.
Kendi günlerini elleriyle şekillendirip, yüreklerinden geleni koyarlar hayata.
Arzu ederler, içlerine dokunur şarkılar, ufak tefek demeden her anın içinde
kıymetli olan şeyin farkına varırlar. Aydede ile konuşur, çocuklarla şakalaşır,
şiir okurlar.
İyice anlaşılmaz olan şeylere başka bir bakış atar ve
onların anlamına biraz da olsa yaklaşırlar. Böyle bir insan vardır sizin
hayatınızda. Gözleri ışıldarken bile hüzün göz kırpar gülümsemelerinden. Siz o
hüznü tanırsınız ve başka bir zamanda başka bir yerde o hüznün aslında umut
olduğunu kavrarsınız.
Uçurtmaları çok seven, elma şekeri ile kendinden
geçen, balon gördü mü güzelleşen yetişkinler vardır. Ustanın yanında iş öğrenen
çırak nasıl meraklı, ilgili, özenli olursa onlar da hayat karşısında öyledir.
Benim bir arkadaşım böyleydi işte… Renklerle
şakalaşır, seslere hayret eder, sözcükleri gizemli bulur, aşkı aşk gibi
yaşardı. Bir gün pilot olurdu, başka bir gün postacı ve beklemediğim bir
anda pastacı olurdu. Hayal Pilotuyum, hayal
postacısı, hayal pastacısı…
Onunla yarışmazdım. Hayal kurma konusunda onun yanına
yaklaşamayacağımı bilirdim. Onunla yarışmak kimsenin aklına gelmezdi. Çünkü o
oyunu oyun tadında yaşar ve gülümsemesiyle yenerdi hepimizi.
Yıllar geçti. Gülümsüyor anılardan, fotoğraflardan…
Yıllar onsuz geçti. Onun bilgeliğine, çocukluğuna, haytalığına yıllardır
hasret!
Yasemin Şenyurt