Güneşli bir gün. İnsan
kendisini bir film karakteri zannedebilir her an. Caddenin iki tarafında da
dükkanlar var. Sokak müzisyenleri kiralarını bu sayede topladıklarına dair bir
güzel not koymuşlar önlerindeki kutunun üstüne. Sokak müzisyenlerinin önünde
duruyor F. Onları dinliyor ve bir yandan
da kaldırımdan akan insanları gözlüyor. Gözlendiğini bilmeden…
Tekerlekli sandalyesinde oturan ve kitap
imzalayan gence yaklaşıp konuşmak için adımlar atıyor ama geri dönüyor, sokak
müzisyenlerinin yanında duruyor. Güneş, F’yi daha önce böyle kışkırtmamıştı.
Ayakkabılarını çıkararak çimenlere basmak istemiş miydi daha önce bu kadar
şiddetle ya da kollarını açmayı, daha çok açarak, zorlayarak kollarını,
gökyüzüne doğru uzanmayı denemiş miydi?
Başını kaşıyacak vakti olmadığını düşünüyordu
eskiden. Başını kaşıyacak vakti olmadığına kendini inandırmıştı. Kendisine
dövme yaptırma kararını verene kadar günlerini ve gecelerini belirli bir düzene
göre yaşamaya o kadar alışmıştı ki bu alışkanlık onu öldürebilirdi. Vücudunda
kalıcı bir iz bırakma isteği onu sokaklara, bahçelere, gökyüzüne, çocuklara
yaklaştırmıştı.
Kuğulu Park’da saatlerce
oturuyor, kitap okuyor, notlar alıyor, gökyüzüne bakıyor ve yaşadığına hayret
ediyordu. Güneş onu değiştiriyor, saçlarını karıştırıyor, gözlerini dolduruyor.
Güneş onun avcuna bir hayal bırakıyor, hayal minik mi minik ama F’ye ilham
veriyor. F günlerdir işe gitmiyor, zorunlu olmadıkça telefonunu açmıyor.
F güneşe hakaret etmeyi,
alay etmeyi, onu umursamamayı deniyor ama sonunda pes ediyor.
F bu güneşli günde vücudundaki kalıcı izin ne olacağına karar
veriyor. O ize karar verdiği için kendinden emin, dik yürüyor, yanından
geçenlere gülümsüyor. Dükkanlara giriyor, çıkıyor, kavgalara tanık oluyor ve
araya giriyor, mendil satan çocuktan mendiller alıyor, kasiyerlerle,
garsonlarla şakalaşıyor.
F karşıdan karşıya
geçmeye çalışırken kornalar çalıyor, bağrış çağrış, acı bir sessizlik kaplıyor
Tunalı Hilmi Caddesi’ni.
F’nin telefonu çalıyor.
Her şey susuyor.
“Red Kit’in müziği bu”
diyor bir kadın. O kadın F’nin peşinde günlerdir. O kadın da işi bırakmış F
ortadan kaybolunca. F’nin bu caddeyi çok sevdiğini duymuştu bir gün. Kuğulu
Park’ta onun yanında oturmuş, okuduğu kitabı okumuş, notlar almıştı.
Ambulans çağırıyor kadın.
F düşler içinde yaralı.
F gözlerini yeniden açtığında başucunda kadın
var. Ağır yaralı olduğu halde hiç gülmediği kadar güzel gülüyor F.
“ Bağışlayın ama bana kim
olduğumu anlatır mısınız?” diyor F.
Kadın “elbette ama önce
biraz dinlenin” diyor.
“Siz yakınım olmalısınız”
diyor F.
Kadın “bu güzel olurdu”
dediğinde gülümsüyor.
Yasemin Şenyurt