28 Ocak 2019 Pazartesi

“Non je ne rigrette rien”-2



Gözüm güneşe batmıştı
Ağlıyordum ki Gül
Çöl olmamak için
Gözüm uzaklara batmıştı
Ağlıyordum ki Nil

Çığ gibi büyüyordum
Büyümek ki Gül
Büyümek ki zil zurna sarhoşluk
Büyümek ki bilek güreşinde yenilmek
Nil bile anlamıyordu

Arabanın altında kalmadım dün
Gözyaşı büyüdü ve beni ezdi
Yaşamak ki
Anılarımızdır

Şiir antolojilerinde aradım
Kendime rastlamadım
Yaşamak ki
Bulamamaktır kimi zaman




 Yasemin Şenyurt
29.01.2019
06:38
Ankara



“Non je ne rigrette rien” -1




Sabah olmamıştı henüz
Sinemaya gidecektim sabah
Hüngür hüngür gülecektim
Yanımdaki kişiden utanmadan

Paskalya kokacaktı dokunduğum her şey
Şiir yazmayacaktım
Çocuk parklarında güvercinleri izleyecektim
Aşık olmamış insanlara üzülecektim

Sabah olmamıştı henüz
Şair
Geceyi ve sıkıntıyı öğretiyordu
Çocuk parklarında

Cümleler kuruluyordu
Kimse kimseyi duymuyordu
Herkes kalbini beşiğe bırakmıştı


Can kulağını yitirince
Can kulağını yitirince
Gerçek ölümdü bu
Çocuk parklarında başlayan

Yasemin Şenyurt
29.01.2019




25 Ocak 2019 Cuma

saat dört yirmi üç

sevmek üzerine söylediklerimiz
masaldır
çocukların en çok sevdiği

sevmek hakkında düşüncelerimiz
şiirdir 
kalbimizi arındıran

yaralıdır gökyüzü
o yüzden yağar yağmur
yeryüzü iyileşir

sevmek muammadır
o yüzden yağar yağmur
deniz iyileşir

bu şarkıyı birlikte dinleyelim
sesini biraz daha açıyorum
kalbimin

ne yaptığımı bilmiyorum
saat dört
birlikte yaşamanın en güzel anındayım

burada olsaydın
dizime uzanırdın
yağmur kesin yağardı

saçlarını karıştırırdım
aklım dokunulmazlığını kaybederdi
aklıma dokunurdun

ne düşündüğümü bilmiyorum
özlüyorum
özlemek pekiyi

burada olsaydın
içimden geçen şiiri bulurdun
hissederdin kesin 

bana sarılırdın
içimden geçen sonsuzluğu reddederdik birlikte
sonlu ve sevgili olurduk

sonlu ve sevgili olmayı seçerdik
sonsuzluğu reddederdik
iyileşirdi gökyüzü

vay be derdi tanrı
imkansız zannederdi insanın sonsuzluğu reddini
şefkatli olmaya karar verirdi

sonlu ve sevgili olmak 
bütün mesele bu 
sonsuzluğu isteyenler
henüz farkında değil
kavuşmayı isteyenler
henüz sevgili  değil

Yasemin Şenyurt
26.01.2019 
Ankara
04:21

9 Ocak 2019 Çarşamba

Cevap Tiryakileri Okumasın


Fotoğraf: Yasemin Şenyurt




Sıcacık bir tabak mercimek çorbası hazırladım kendime. Gecenin soğuğunu alır dedim ve aldı. İki kedime de süt hazırladım. Elimi, yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım ve uyumaya hazırlanırken kedilerimden biri yanıma zıpladı. Gözlerine baktım, o da bana bakıyordu. "Kalkıp yazmalısın" diyordu. Ben de kendimi uyumak için zorluyordum. O haklıydı ve hiç uykum yoktu. Salona geçtim, radyoyu açtım. Radyoda en sevdiğim Fikret Kızılok şarkısı çalmaya başladı. Kedim dizlerime zıpladı, yine aynı kararlı bakışla aynı cümleyi kurdu. Kedimle mi kendimle mi inatlaşıyordum bilmiyordum ama yazmayacaktım. 

Gece işaretlerini takip edersem yazmam şarttı. Yıllar önce verdiğim sözü hatırlarsam yazmayı bırakamazdım. Mutfağa geçtim, mercimek çorbası hala sıcaktı. Güzel kokusu bütün mutfağı sarmıştı. Bir tabak daha hazırladım. Kedim benden ümidi kesmiş olacaktı. Radyoda Fikret Kızılok'un şarkısı bitmişti. Salona geçip frekansı değiştirdim. Çorbayı içerken sürekli oynadım frekansla. Bulmak istediğim şarkıyı bilmiyordum. Radyoyu kapatıp bilgisayardaki müzik kanalını açtım. Fikret Kızılok şarkıları sürsün istedim. Kendimi zorladığımın farkındaydım. Kendime kahve yapmaya başladığım an yazı yazacağımdan emin olabilirdim. Bu adımı atacak mıydım? 

Düğüm olmuştum. Kedim geldi, başını yüzüme sürdü. "Bu inat iyi değil" dedi. Yazmalı mıydım? Pencereye baktım uzun süre. Başka bir işaret bekledim. Yazmam gerektiğini söyleyecek bir başka işaret mi bekliyordum? Bu kara kışta gecenin bu saatinde pencerenin dışında ne olabilirdi ki? 

Tuhaf bir şey oldu. Kağıtlar uçuşmaya başladı. Pencerenin dışında rengarenk kağıtlar uçuşuyordu. Gözlerime inanamadım. Üst kattaki komşumun yazmakla çizmekle ilgisi yoktu. Gördüklerim gerçek miydi? O anda yanımda olan diğer kedim "sen işaret bekliyordun" dedi. O an bu gördüklerimin hayal mi gerçek mi olduğunun önemi yoktu. Yazmak için her şey hazırdı. Masamdaki bilgisayara baktım, tozlu harflere dokundum. İnanılmaz bir şey daha oldu o an. Yıllardır masamda duran okyanus kokulu mum kendiliğinden yandı. 

Anladım ki yazacaktım. Anladım ki kedim haklıydı. İlk cümle için kendimi buz gibi sulara attım. Kolay değildi. İlk sözcüğün azim olması sağ kalmama yardım etti. Okyanus kokulu salonda başım zonkluyordu. Kedim uyuyordu. İçimden eyvah sözcüğü yükselirken ondan can simidi yaptım. 

Tozlu harfler kendilerine gelmişti. Birbirlerini tanıyor ve sözcük sözcük geliyorlardı yazıya. Aklınıza takılan şu uçuşan kağıtlar gerçek miydi sorusuna yanıt vermeyeceğim. Çünkü o sorunun soru olarak kalması gerektiğine inanıyorum. Siz  cevap tiryakisi olmuş olabilirsiniz ama ben soruları daha çok seviyorum. 

Yasemin Şenyurt
10.01.2019
Ankara 

1 Ocak 2019 Salı

Bulutları Eve Taşımak








Bulutları çekmeye çalışıyordum. Çekip büyütüp çerçeveletmek istiyordum evimin duvarlarına. Bulutları evin duvarlarında görünce rahatlayacaktım. Onlara isim verecektim. Üstelik huysuz, minik, kalp gibi isimler verecektim. Üstelik onların yaşı olacaktı. Bu kadarı da akla mantığa aykırı olmalıydı ama içimdeki bu tutku söz dinlemiyordu. Bulutları çekerken uçurtmaları, balonları, kuşları da kadraja dahil etmekti işim gücüm. "Bulutsuz bir an düşünmüyorsun" diyen arkadaşlarımdan bazıları bu durumdan çok yakınsa da bazıları da benim sayemde fotoğrafa merak salmaya başlamıştı. Birlikte yürüyüşe çıkıyor, olur olmaz anlarda kafamızı gökyüzüne kaldırıyorduk ve çoğunlukla büyüleniyorduk. Büyülenme anlarında çubuk krakerler oluyordu cebimizde, çocukluğumuzdaki gibi. Büyülenme anlarında ufak not kağıtları duruyordu çantamızda. Havalı havalı dolaşırken sokaklarda bizi görenler bize kümülüs diyorlardı. Bize kümülüs demeleri hoşumuza gidiyordu. Şikayet eden arkadaşlarım benimle kahve içmek istediklerini, iki lafın belini kıramadığımızı söylüyordu. Onlara hak veriyordum ama bulutları eve taşımak çok neşeli bir eylemdi. Ben onlara işe gittikleri için sitem ediyor muydum? Onlar da gün gelecek şikayet etmekten vazgeçeceklerdi. Bulutları eve taşımanın yetmeyeceğini hissetmeye başlamıştım ki babam İstanbul'dan yanıma geldi. Evdeki bulut fotoğraflarının çokluğu karşısında şaşkındı ve her birine tek tek baktı. "Her zamanki gibi seninle gurur duyuyorum" dedi.O cümleyi kurarkenki ses tonu unutulmazdı. 
Yasemin Şenyurt
01.01.2019