28 Ekim 2014 Salı

Gün Şiir Olur






Gün başlasa
Hareket sürse
O hareketin içinde
Şiir vardır
Şiir bazen apaçık söyler
İçindekileri bir insanın
Şiir duyurur 
En içeride olanı 

Gün başlasa
Kahvaltı ediyor olsak
Tek söz etmeden
Anlaşsak

Gün başlasa
Günaydın desek birbirimize
Bütün şiirler 
Bütün kuşlar
Yeniden anlam bulmaz mı

Gün başlasa
Deniz kıpırdansa hafif hafif
Çağırsa bizi yağmur
Bütün şiirler yeniden yazılmaz mı

Gün başlasa
Sen oradasın 
Nefes alıp veriyorsun
Ben bunu biliyorum
Bütün güzelliği de bu aslında günün
Kahvaltının
Denizin
Hayal kurmanın

Gün başlasa
Bizi çağırsa sonbahar
Bizi anlasa Ankara
Bir sigara yaksak
Kahve içip
Gün nasıl güzel olur 

Gün nasıl güzel olur
Sen günaydın dersen

Gün nasıl şiir olur
Sen günaydın dersen

yasemin şenyurt

12 Ekim 2014 Pazar

Ömür


11 Ekim 2014 Cumartesi

Lacivert

bak yine 
turuncu oldu gökyüzü

bak yine o gramofon sesi

bir kedinin mırıltısı

yine düşünceli gördüğüm kadın
kendinden daha düşünceli bir cümle kurdu
kurmak ki
daha önceki kurmalara hiç benzemiyordu

ne bir sofra 
ne bir cümle
ne de bir şiir kurulabilirdi bu kadar düşünceli

bak yine vapurda
kitabını açtı kadın
aynı kadın
ismi belki Leyla
İsmi belki sadece Leyla
gözlerinin rengi belki siyah
sadece siyah

kitabı okumuyor sanki
açmak ki ne göz açılabilirdi o kadar şaşkın
ne kapı açılabilirdi o kadar rahat
açmak ki 
daha önce açılmışlara hiç benzemiyordu

bir hediyeyi açıyordu ayakta
gözleri yaş içinde 
ismi Leyla
aynı düşünceli kadın
nasıl gülüyor
nasıl ağlıyordu aynı anda

an lacivert
onun gözleri siyah
hangi an geçiyor sizin aklınızdan
hangisi geçerse 
an lacivert
Leyla çünkü laciverdi 

gramafon hiç çalmasa diyorum
gökyüzü şu rengini açsa ya da kapasa

şairler hep yazsa
Leyla'yı

Düşünceli ve lacivert
yazsa şairler

yasemin şenyurt

8 Ekim 2014 Çarşamba

Maskeli Balo ve Felsefe

Kimsenin kimseye kin gütmediği,  insanların birbirinin boğazına sarılmadığı ve yaşamın gerçek anlamda yaşanılası olduğu bir dünya için atılması gereken çok adım var.



 Sahiplenme duygumuzu kontrol edemedikçe ve bu duygunun tesiri altında daha çok şeye sahip olmak istedikçe insan da yaşadığımız dünya da  iyileşmeyecek. Birbirimize kin duyarak ve bunu gizleyerek yaşadığımız için maskeli balonun ortasında hepimiz birbirimizin kuyusunu kazmaya çalışıyoruz. Kuyular o kadar çok ki kendi açtığımız kuyuya kendimiz de düşebiliyoruz. Kendi yaşamlarımızdan yola çıktık ama bu yaşamları genelleştirdiğimizde karşımıza savaş çıkıyor. Şartlar savaşmayı hem de her şartta savaşmayı gerektiriyor diye düşünenlerin yanılgısına karşı çıkacak kaç kişiyiz? İnsanın içindeki kötülükle mücadele edebilmesi için nasıl önce onu tanıması gerekiyorsa insanın savaşlara karşı durması için de tarihten, coğrafyadan, sosyolojiden, siyasetten anlaması gerekiyor. Ne olup bittiğini anlayacak donanıma sahip olmaktan korkuyoruz. Çünkü bildiklerimiz çoğaldıkça bu bilgi bize ne olursa olsun doğruyu söyleme sorumluluğunu yüklüyor. Bu sorumluluktan kaçmak için de bilmemeyi, anlamamayı seçiyoruz. Olayları anlamada, görmede ve iç yüzlerini kavramada bize rehber olacak felsefenin uzağından bile geçmiyoruz. Gerçekleri görmek ve söyleyebilmek hem de bu maskeli balonun ortasında zor iş! Yine de gerçekçi bir umutla insanlara ve insanların felsefesiz yaşayamayacaklarını düşündükleri geleceğe güvenmek gerekiyor. 


Yasemin Şenyurt

Felsefeyi Sevmek




İnsanın yetiştiği aile, içinde bulunduğu toplum düşüncelerini ister istemez etkileyecektir. Bu etkilenmelerin ne dereceye kadar olacağını ya da belirli bir aşamada gerekli, yeterli olup olmadığını her yetişkin sorgulayabilmelidir. İnsanın kendisi olabilmesi bu sorgulamanın niteliğiyle ilgilidir. Bu sorgulamadan vazgeçmek ve inatçı bir biçimde kendine dayatılanları yaşamak aslında insanı yüzeysel olarak rahatlatan ve bu rahatlığa alıştıkça da en ufak sıkıntı karşısında bocalayan bir insan olmak anlamına gelir. Bu sorgulamadan vazgeçmek insanın iç dünyasının bir süre sonra bulanıklaşarak ortadan kalkmasına da neden olur. 

   Bize öğretilenlerin öğretildiği gibi olup olmadığını araştırma çabası ne kadar önemliyse bize benimsetilmeye çalışılanlara karşı kendi duruşumuzu yaratmak da o kadar önemlidir. İnsan felsefe ile uğraşarak kendi duruşunu yaratabilir ve sürdürebilir. Arkadaşlarla, ailemizle ve yabancı insanlarla kurduğumuz ilişkilerde sağlam bir duruşumuzun olması ilişkilerimizin niteliğini etkileyecektir. Sağlam bir duruş için gerekli olan felsefe aslında en temelde bizi başkalarından ayıran özelliklerimizin, bizi biz yapan yanlarımızın tanınması sayesinde ve başkasını başkası yapan özellikleri anlamada rehber olması sayesinde bize bir temel sağlamaktadır. 

Kendini tanıyan ve geliştiren bir insan aslında kendisi için ve başkaları için yaşama yaratıcı müdahalelerde bulunma gücünü felsefeden almaktadır. Felsefe sayesinde görünen şeylerin göründüğü gibi olmayabileceğini kavramak aslında insanın kendisini tanımasında önemli bir noktadır.  Görünen şeylerin göründüğü gibi olmayabileceğine dair kavrayış  bir sorunu çözmede de bir sanat eseri yaratmada da  insanı farklı bir noktaya taşıyacaktır. İnsanlar genellikle gördükleriyle ve duyduklarıyla yetinme eğiliminde olduklarından sorgulamak yerine benimsemek onlara kolay gelmektedir. Halbuki ötesine geçebilme, aslını merak etme, farklı yerlerden bakabilme çabası sadece insanın değil yaşadığımız dünyanın da güzel ve anlamlı olmasını sağlayacaktır. 

Yasemin Şenyurt

7 Ekim 2014 Salı

Felsefeden Korkmak mı?




Felsefe konusunda  günümüzdeki insanların korku ve tedirginlik duyduklarını kendilerinden dinliyor ya da dolaylı olarak okuyoruz. Bilgelik sevgisi anlamını taşıyan felsefenin etrafındaki bu korku nun giderilmesinin gerekliliği ortadadır. Felsefeden uzaklaşmak aynı zamanda eleştirel düşünmeden uzaklaşmaktır ki insanlara sunulan imkanların, yaşam tarzlarının sorgulanmadan kabulü hatta çoğu zaman o yaşam tarzına itaati beraberinde getirmektedir. İnsanlara sunulan imkanların ve imkansızlıkların ya da dayatılan yaşamların sorgulanamaz olması durumunda insanın sisteme uyum sağlayan robottan farkı kalmayacak ve yaşamı kendiliğinden bir hapishaneye dönüşecektir. Soru sormak, sorun çözmek için farklı düşünme yollarını denemek ve felsefe tarihini bilmek günümüz insanının her zaman ihtiyaç duyduğundan  daha çok ihtiyaç duyduğu bir mesele olmuştur. Çünkü içimizde uyum sağlama endişesi tarafından kontrol edilen seslerimiz dışarıya cılız ya da gür bir şekilde çıkamamaktadır. En ufak itiraz söz konusu olduğunda bile başım derde girer mi diye karalar bağlayan insanın acil şekilde yardıma ihtiyacı olduğu düşünülmemekte ve o insan normal olarak kabul görmektedir. Günümüzde Gramsci’nin dile getirdiği şekilde her insanın filozof olduğu düşüncesi hatırlatılmaz ve insanlar felsefeden köşe bucak kaçmaya çalışırlarsa başımıza gelecek olan şiddetin önüne kimse geçemez. İnsanların birbirlerini sindirmeye çalıştığı günümüzde eleştirel düşüncenin öneminin anlaşılması acil bir sorundur ve titizlikle ele alınması gerekir. Bize dayatılan yaşamın doğru, adil ve güzel olduğu bir söylentiden ibarettir. İnsanların bu söylentinin niçin yayıldığını ve arkasında ne dolapların döndüğünü anlaması için geçecek zamana seyirci kalamayız ve kalmamalıyız. Felsefeden korkan insanların bu korkusu ya da akıllarındaki karışıklık tam da bizi yöneten insanların yaşatmak istediği en temel korkudur. Bu felsefe korkusu yenilmediği ve aşılmadığı takdirde her konuda  korkudan titremeye ve boyun eğmeye mecbur kalacağız. 
Yasemin Şenyurt

Niyet Başka






Yine ben geldim gökyüzü
Rüyamdan kaçıp
Derslerden çıkarak
Kaçıncı ziyaretim
Bilemezsin
Sen beni tanımazsın üstelik
Yine ben geldim
Bu sefer niyetim başka

Yasemin Şenyurt

4 Ekim 2014 Cumartesi

Sonbahara Övgü





Sonbahar 
Bence bu genişlemesidir hüznün

Sonbahar
Saatin melankolisini duymaktır

Sonbahar
Şairlere 
Şiirlere bağlılık zamanıdır

Sonbahar
Paletteki gözyaşıdır

Sonbahar
Trenle yolculuktur
En çok da düşlere doğru

Sonbahar
Dünyayı değiştirmek gerektiğini iliklerinde hissetmendir

Sonbahar
Unutmamaktır

Sonbahar
Misafir olmaktır bir çocuğun odasına

Sonbahar
Bazen sırt çantanı alıp gitmektir
Kimsenin seni bulamayacağı bir meydana

Sonbahar
Kendine gülümserken
Aklına annenin gelmesidir

Sonbahar
Bir sigara içelim cümlesinin içinde geçen
Ankara'ya güzellemedir

yasemin şenyurt

3 Ekim 2014 Cuma

Tekrar Söyler misiniz?



Uçurtma mı dediniz
Gülerken gökyüzünü uzatarak
Tekrar söyler misiniz?

Yasemin Şenyurt