27 Mayıs 2012 Pazar

Eğer








Eğer bir gün ömrüm kalsaydı
Aşık olmak isterdim bugünkü gibi
Eğer bir gün ömrüm kalsaydı
Kahve içmek ve kitap okumak isterdim şu an yaptığım gibi
Eğer bir ömrüm olsaydı
Seni seviyor olurdum
Eğer bir gün kalsaydı
Seni seviyor olurdum
Ve eğer sen olsaydım
Baştan ayağa
Seni seviyor olurdum
Ve eğer ben diye bir şey kalmazsa bir gün
Seni seviyor olacağım
Başka bir dünyada
Başka bir zamanda

Sen oldukça
Ben orada ve seni seviyor olacağım

Yasemin Şenyurt- Mayıs 2012

17 Mayıs 2012 Perşembe

Susam

Yakasına düşen susamları eliyle temizliyordu. Onu şaşkınlıkla izlerken yakaladım kendimi. Gözlerime biriken yaşlar yakama düştü. Şehir tüm bu olanlardan habersizdi. Türkiye’de bütün gazetelerde hemen hemen aynı manşet göze çarpıyor ve herkes birbirinden hatta herkes kendinden korkuyordu. Oturduğumuz kafede ona sonu gelmeyen cümleler kuruyordum. Son susamı da yakasından alınca konuştuklarımdan sıkıldığını fark ettim. Bir dakika bekler misin dedim ve bir simit alıp masaya getirdim. Sanırım her şey açıktı. Simidi bölüştük. 

13 Mayıs 2012 Pazar

Bir Masal Sanki





Bir elimde yemyeşil elma
Gülümser durur
Diğer elime taşan
Su damlasında
Kaybolan
Balık

Bir masal sanki
Salı günü
Çoğalan
Sokaklar
Azalan insanlar

Ormanları düşünüyorum
Adını bilmediklerimi
Deniz kabukları örüyorum
Söküyorum okumayı
Saklambacım ben
Bazen de filozof
Dans ediyor tek tük yıldız

Sessiz söyleşilerden
Masmavi şölenler

Güzelleşiyoruz
Ağlayarak
Masmavi söyleşilerde

Hiçliği
Yontuyoruz
İyiyi ve güzeli özleyerek