27 Haziran 2015 Cumartesi

Baş Belası

İsterdim ki bir baş belası olduğum halde başımı çok seven biri olsun...


26 Haziran 2015 Cuma

Görünmez Kentler ve Büyüteç

Düşünüyorum da Italo  Calvino'nun Görünmez Kentler kitabını okumadan önce başka biriydim ve şimdi bambaşka biri...Beni bu denli bambaşka kılan şeyin sadece bu kitap olduğunu bilmek ayrı bir mutluluk veriyor.



İnsanların ve ilişkilerin içinden bazen zorlukla da olsa ayrılmak ve yazarların dünyalarında nefes almak, dolaşmak ve kaybolmak kadar beni mutlu eden çok az şey var bu hayatta...

Görünmez Kentler'i okurken şöyle bir bakmak yerine büyüteçle bakmaya başladım yaşadığım, soluk aldığım ve hareket ettiğim yerlere. Büyüteçle baktım içimde durmadan hareket eden cennet ve cehennem düşüncelerine. Biliyorum ki bu bakış zaman zaman beni yordu, üzdü ve yıprattı. Yine de iyi ki bu büyüteci buldum diye düşünüyorum.

Calvino'nun diğer kitaplarını okumak için sabırsızım.

Bir yazarın kitaplarını tutkuyla okuyorsanız bilin ki bu dünyada eşi az bulunur bir sevinci yaşıyorsunuz. Bir yazarın kitapları hayatınızdaki bütün soruları kışkırtıyorsa bilin ki bir cevaba ihtiyacınız yok. İnsanların cevaplara ve çözümlere susamış olması sizi aldatmasın.


14 Haziran 2015 Pazar

Mavi Büyü




Hüznünü yaz 
Dengeni koru
Uzat elini gökyüzüne
İmkansızı sev
Dokun patilerine 
Dokun ve konuş
Kediler anlar

İçindeki kumbarada
Deniz birikmez
Taşar
Taşar ağaca buluta

İçindeki kumbarada
Baldan tatlı şarkılar
Dinlenmez
Durulmaz
İçindeki kumbarada mavi
Mavi en

Mavi ey
Bütün yüzüm
Bütün bedenim
Taşıp duran mavi
Sessizce yürüdü

Çiçeğin şaşkın hallerine güldü
İnsanın acemi haline şaşırdı

İnsanın en mavi aceleciliği
Sabah sabah fotoğrafına bakmaktır sevdiğinin
İnsanın en mavi acemiliği
Yüzmektir birbirine doğru
Yüzmektir birbirine 

Gözlerin çoğul
Gözlerim çoğul
Ağladık
O anda ne kediler
Ne gökyüzü
Ne deniz
Sen ve ben
En derin maviyiz
Sen ve ben

O anda
Ne kumbara
Ne gelecek
Ne de şarkılar
Sen ve ben
Yeryüzüne kafa tutan kahramanlar gibi
Ağlamayı biliyoruz
Biz diyorum biz 
Mavinin içimize işlediği 
Saatin mavi çaldığı
Kitabın masmavi koktuğu
Bir sabahı sonsuza çeviren
İki kişiyiz

Yasemin Şenyurt

9 Haziran 2015 Salı

Edip Cansever ile Konuşur Gibi Yazmak: Hareket Şiiri için

Joel Robison

Bu evde bir kedi mi var
Çamaşır kokusu mu bu
Uzanmış yatağa
Sırtında ormanı duyar
Soyunmak isteyen
İsteğini bulutlara çizerek
Her zaman gitmek midir
Hareket
Ya yalnızca kiraz doluysa
Hep kiraz kokacaksa bir yaz
Mühim kirazın akması
İnsanın içine
Belki de
Çok tanıdık bir şarkıdır
Bu hareket isteği

Pencere aralanır sürekli
Sürekli yaz
Sonsuzluğa davet değilse bu nedir
Nedir bir kiraz

Yankılansın dursun çok tanıdık şarkı
Kalalım şaşkın
Yankılansın kokusu isteğin
Kalalım yatakta
Sırtımızda duyarak denizleri

Yasemin Şenyurt

8 Haziran 2015 Pazartesi

Edip Cansever ile Konuşma İsteği: Hoşlandığım Kadınlar şiiri için



Csilla Savos
Kimseye benzemeyen kadınlar vardır
Gözleri hüzne ait
Kimseyle anlaşmayan kediler vardır
Gözleri hüzne ait

Bir şair duyunca rüzgarı
Hüzün duyar
Duyar kadınların saçlarını
Duyar ağlamak üzere

Saat çalmaktadır
Hüzünle duyar
Yüzünü duyar ellerinin arasında
Güneşi de duyacak bu gidişle

Kavrayacak ince belli bardağı
Uzaklarda arayacak en yakında olanı
Bulacak sonunda
Toprağı da duyacak bu hüzünle
Seslenecek kısık kısık

Beni anlatıyor sanki diyecek bir şiir için
Yine de benzemeyecek başkalarına


Gözlerinden yaş gelecek
İşe gidecek
Benzemeyecek başkalarına
Hoşlanacak kadınlardan
Kimseye benzemeyecek severken
Güzel bir şarkıyı ikinci kez dinleyecek
Kimseye benzemeyecek ağlarken

Yasemin Şenyurt



4 Haziran 2015 Perşembe

Edip Cansever ile Konuşma İsteği : Ekim Aylarında Şiirine Yanıt



Fotoğraf: Yasemin Şenyurt


Bekledim bir ömür
Hiç geçmemiş bir Ekim gecesini
Sessiz şehrin eli kolu dolu
Yetişemedim
Mesut olmak hiç de zor değil aslında
Bir şiiri okumak için
Yıllarca bekledim
Aylar ve yıllar öyle hızlı geçerken
Yaşamak hüznünü hiç unutmadan
Hiç abartmadan yaşamak hüznünü
Bekledim
İki serseriyle karşılaşıp
Konuştuklarına bir an kulak misafiri olmak için
Bekledim bir ömür
Ekim ayının ince neşesini
İnsanı serseri edebilecek kadar bekledim 
Şimdi  mesudum
Mesut olmak hiç de zor değil 


Yasemin Şenyurt

Edip Cansever şiirine yanıt: Salkımlı Meyhane İçin

Edip Cansever'in Salkımlı Meyhane şiirine içimden gelen yanıt: 




SALKIMLI MEYHANE İÇİN

Bir meyhane düşün ki
İnsanlarıyla konuşsun
Bir meyhane ki
Sıcak
Yaz ve kış
Hele ilkbaharda

Unutmak teselli edebilseydi  bile
Yine de unutmak istemezdi
Adam
Pencerelere baktı ve
Adam yalnızdı
Bir meyhanede
Aklının bir köşesinden tuttu bir karanfil uzattı
Sıcaktı

Uzun bir süre
Kendine döndü
Kendine aktı
Baktı

Aslında  bütün  yalnızlığı
Caddelere dönerek
Dönerek meydanlara
Hızlı hızlı konuşmasıydı
Uzun bir süre
Çok sıcak sayılırdı meyhane
Pazartesi ve Çarşamba günleri özellikle
Özellikle adam geldiğinde
Özellikle kasketini masaya koyup
Aynaya dönerek güldüğünde.

Edip Cansever o adamın sarışınlardan hiç hoşlanmadığını anlattı
Ben dinledim
Meyhanede
Parisli bir kadın girdi sonra meyhaneye
Şarkı söyledi

Aşk üzerine hiç konuşmadık nedense
Kimseyle
Parisli kadınla bile

Yasemin Şenyurt