“Ben işte böyle, bir iki insanla, bir iki hayvanı
felaketten kurtarmak için nahiye müdürüyle ahbaplığı kararlaştırmıştım.”
(Sait Faik, Korentli Bir Hikaye)
Gözlerini kendi çıkarları kör etmiş ama görmeyi
sürdüren insanların beyinlerinde dönme dolaplar, çizgi film kahramanları,
topaçlar aramayın boşu boşuna.
Boşu boşuna ağaçlara sarılan, kuşlarla konuşan,
delilerle iyi anlaşan insanların beyinlerinde alacak, verecek listesi aramayın.
Boşu boşuna aradığınızı da bilseniz aramayı
sürdürmenizde belki de size iyi gelen bir şeyler vardır.
Geçenlerde küs kalmayı başarmış iki çocuğu dinledim.
Boşu boşuna ikisinde de kabahat aradım.
Geçenlerde çiçekleriyle konuşan kadının gözlerinden
tutup ayak bileklerine kadar süzdüm ve yalnızlık aradım. Boşu boşuna…
Geçenlerde simitçinin üstünde yoksulluk aradım boşu
boşuna.
Bir kediyle göz göze geldik. Aramayı bıraktım.
Kitabevine girdim, kedi peşimden girdi, kitabevinin sahibi gülümsedi. Bir kitap
aramıyordum, bir ya da iki kitap satın almak niyetinde değildim, göz göze
geldik yeniden kediyle. Kedinin adını aradım anılarımda. Kitabevine benden önce
girmiş çocuk yüzümü dikkatle inceledi. Belli ki yüzümde yabancıyı arıyordu…
Yasemin Şenyurt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder