20 Mayıs 2013 Pazartesi
Şiire Doğru
Şiire doğru gelişmişse benlik...
Dizlerine yattığın adamın gözlerine doğrudan bakabilir ve ağlayabilirsin mutlulukla.
Şiire doğru azalırsa bencillik...
Kendi sorunlarından uzaklaşabilir ve bir çocuğu güldürmek için denemediğin yol kalmayabilir.
Şiire doğru başlıyorsa gece ve gün
Bekleme
Kalemi, kağıdı, ilhamı
Şiirden gizlenemez en derinde olan
Sen şiire doğru ol
Kaynağın, köklerin, kanatların sözcüklerden
Şiirden gizlenemez gözyaşı
Şiire doğru gidelim diyorsun
Biz şiire doğru gidiyoruz
19 Mayıs 2013 Pazar
Sarı Yağmurluk
Yeni bir şarkıyı dinletmek istiyorum sana. Sarı yağmurluğunla o akşamüstü o kadar doğal ve neşeli görünüyordun ki neşeni kaçıracak huzursuzluğumdan bahsetmeyi kendime yakıştıramadım.
O akşamüstü yeryüzünde tanık olduğumuz her şey bizi içine alıyordu. Ormanları, geyikleri, sincapları düşünüyorduk beraber. Sen bana "şimdi ormanda bir ağaçsın" dedin ve ben ağaç oldum. Şimdi " düşünür olma zamanı" dedin ve ben düşünür oldum. Senin ol dediklerini olurken sıkıntı yaşamıyor hatta başardığımı gördükçe oyunun devam etmesini istiyordum.
Bendeki huzursuzluktan eser kalmamıştı. Yeni bir şarkı dinledim ve çok seveceğini düşünüyorum. Sarı yağmurluğunla o akşamüstü sokaklarda dolaşırken bir kitap okuduğundan ve çok etkilendiğinden bahsetmiştin. Soru sormaya çekinmiş olmalıyım. Sen de soru sormamı beklemiş olabilirsin. Kitabı çok merak ediyor ve bana ilk mektubunda o kitaptan bahsetmeni istiyorum.
O akşamüstünü belleğimden çalma ve geleceğime yerleştirme imkanım olsa hiç tereddüt etmezdim.
Sarı yağmurluğun olmak istiyorum.
Aklına gelen düşünce olmak istiyorum.
Uyandığında bana mektup yazmak için istek duy...
Not: Kitaptan bahsederken kendinden de bahset olur mu?
18 Mayıs 2013 Cumartesi
Ben dediğim geçici birlik hali
Vapurdaydık ve sabahın erken saatlerine rağmen gözlerimizde uykuya dair iz yoktu. Dünyaya gelmiş olmanın şaşkınlığını kırk senedir üzerimizden atamamış olmaktan duyduğumuz utanç yerini memnuniyete bırakmıştı. Simidini ısırırken sana baktım bir an ve o an bakışımı hissettin. Uzun cümleler kurmak için kendimizi zorlamıyor oluşumuz bana iyi geliyordu. Hissederek yaşadığını ve ilkbaharın gömleğinden içeri kaçtığını öyle çok hissettim ki nefessiz kaldım.
İnsanın denizi bütün hücrelerinde hissedebileceği bir sabah olamazdı o sabah seninle birlikte olmasaydım.
Aklım fikrim sana bir hediye almaktaydı. Düşünüyordum ve o hediyeyi bulur gibi olduğumda sana biraz daha yaklaşıyordum. Kalbimi denize atsam dediğimde bana baktın ve tek kelime etmedin. Gülümseyerek ve söylediğime bahane bularak bir cümle daha kurdum sanıyorum.
Simidini bitirmek üzereydin ve dalgındın. Aklıma gelen bütün cümleler dalgınlığını geçirmeye yetmiyordu. Kendimi denize atsam dedin uzun sessizliğini bozarak. Ne diyeceğimi bilemedim.
Aklıma gelen cümlelerin hiçbiri beni yatıştırmıyordu.
Bana yeniden bakmanı bekliyorum. Vapurdaki o sabahın üzerinden bir yıl geçti.
Ben dediğim o geçici birlik hali dağıldı sanırım. ..
Uğur Böceği Aramızda
Benim ellerimden senin ellerine geçen uğur böceğinin o gün aklında uğur getirmek vardı. Diğer günlerde pek de ilgilenmek istemediği şans taşıma işini o gün ciddi ciddi yapıyordu. Ben o gün defterime yeni bir öykü yazma isteğiyle kıvranırken yanıma geldiğin ve çimenlere uzanıp gökyüzünü seyretme teklifini reddedemediğim için yanındaydım. Gökyüzünde beyazlığın maviye değip geçtiği ve birbirine karışmak ister gibi olduğu anlarda nasıl güzel gülümsediğini gördükçe hayatı can eriklerinden ve çileklerden oluşan iştah açıcı bir şey sanmak hoşuma gidiyordu.
Hayatta acının ne demek olduğunu bilen bir yetişkin için derinlere doğru düşünerek dalmak görev haline gelir. Bu görevi yerine getirebilmek için fedakarlıklar yapan bir yetişkinin özgürlüğü algılaması da ister istemez farklı olacaktır. Sen özgürlüğü öyle güzel yaşıyordun ki sana hayran kalmamak elde değildi. İtiraf edemediklerimi bir öykünün içine üfleyerek sana haksızlık etmediğimi düşünüyorum.
Öykünün içine üflediğim bir diğer itirafımı merakla bekleyecek okura rağmen senin bu itirafımdan çok uğur böceğini anlatmamı istediğini düşünüyorum. Uğur böceğinin şanslı bir uğur böceği olduğunu söyleyebilirim. Hangi böcek bir yazarın ellerinden bir ressamın ellerine geçerek dakikalarını geçirebilir ki dediğimde bana kızgın bakacağını ve insanı hiyerarşinin en tepesine yerleştirerek haksızlık ettiğimi söyleyeceğini tahmin ediyorum.
Bulutlar ve çimenler arasında ne çok olay yaşanıyordu o anda ama bize pencereden bakan yaşlı teyzenin ve onun heyecanla bize el salladığını görmenin kendine özgü bir melodisi vardı. Uğur böceğinin o yaşlı teyzenin ellerine konduğunu düşündüm ve sonra evin içindeki yalnızlık kokusunu alıp içeriye notalar getiren bir müzisyen olduğumu hayal ettim.
Benimle çimenlere uzanıp gökyüzünden başımıza düşmeyen elmaları sayabildiğin ve tutup onlardan birini ısırır gibi yaptığın sıradaki haylazlığını düşünüyorum da gözlerimden yaşlar gelerek gülüyorum.
Bu masalın bitmiyor olmasını hayra yoracak okurlara selam olsun.
16 Mayıs 2013 Perşembe
Makarna Sözü
Kendime makarna sözü verdim. Eğer evdeki bulaşık yığınını ortadan temizleyerek kaldırabilir ve aynı gün içinde çiçeklere su vermeyi, kedimin mama kaplarını yıkamayı başarırsam dün kendi ellerimle yaptığım nefis makarnadan yiyebilirdim. Bugünün seyrine baktığımızda açlıktan ölebilirim diye düşünüyorum. Sanırım sözümü tutamayacağım :)
13 Mayıs 2013 Pazartesi
Olanları Düşünürken
Yatağa uzanıp olanları düşünüyorum. Olanları düşünürken aklıma şarkılar geliyor. Düşündükçe Mayıs oluyorum. Yağmur olarak dokunuyorum yeryüzüne. Tası tarağı toplayıp gitmek istemiyorum. Yerleşmek, köklerimi salmak istiyorum. Gözlerimdeki neşeyi tanıyorum. Ellerimi uzatıyorum ve dokunuyorum çocukların minik ellerine. Çocuklarla okulun bahçesinde koşuyor ve oyunlar oynuyoruz. Sonu gelmesin istediğim bir kitap hep çantamda duruyor.
Bir gökkuşağı beliriyor yaşamımda. O gökkuşağına beyaz taylar gidip geliyor.
Yaşıyor ve düşünüyorum. Yatağa uzandığımda ayak ucumda kedim de uyuklamaya başlıyor. Mırr da mırr sesleriyle olanları düşünüyorum. Düşününce her şey daha güzel, daha ince ve daha anlamlı. Yaşayıp gitmemek gerektiğini anlıyorum. Geçiştirmemek gerekiyor.
Bir deniz ki üstünde ufak ufak sandallar var. Rüzgara eşlik ederek sallanıyorlar. Mavisine, laciverdine, yeşiline doyamadığım bir deniz ki düşüncem mi ona benziyor yoksa deniz mi düşünceme özeniyor karıştırıyorum. Bir deniz ki üstüm başım seninle karşılaşsak beni tanıyamamandan korkuyorum. Olanları düşünüyor musun diye düşünüyorum. Muhakkak ki düşündüğünü düşünüyorum. Mutlu oluyor bütün olanlar oldukları için…
9 Mayıs 2013 Perşembe
Adı Anlam
Buz gibi iki bira masada
Aylardan Mayıs ve ömrümün en açık seçik baharı sanki
İşi gücü bırakıp sohbete dalıyorum
Yağmur yağsa ve bulutlara dayasak merdiveni
Gök arası olsa ve orada yıkasak yüzümüzü
Gök arasında saklasak sırrımızı
Biranın içine düşen yaprağa tutunup
Şarkılara doğru yüzüyoruz
Gök arası olabilir senin gözlerin
Kitaplarını aç
Saçlarını aç
Akdenizdir bu
Aşktır doğru olan bütün
Anlam diye bir kızım olmalı
Büsbütün duyurmalı sesini evrene ilk çığlığında
Gök arasını o da bulacak
İşi gücü bırakıp o da yuvarlanacak çimlerde
Yürüyeceğiz Anlam
Bu mayıs yere bastığımda kanatlarım ağır gelmeyecek
Bu mayıs göklerin de üstünde olacağım anlama doğru ve özgür
Aşk içinde bu ilkbahar
Kötülüğün büyüsünü bozacağım
Bir kızımız olacak adı Anlam
Ben hep yeşil gömleğimi giyip
Kalbimi çiçek sanacağım
Dilimden düşmeyen bir küfür en çok bana yakışacak
Ben hep kırmızı şapkamla
Aklımı uyumsuz bir koro sanacağım
Mayısı mayıs yapan bir delilik olacağım
Bir kızımız olacak ki
Saçları ilk uzadığında
En güzel cümlesini kuracağım yeryüzünün
Anlamını sadece senin bildiğin bir anıdan bir ömür yaşıyorum ki
Gelecek umurumda değil
Ölümsüzlüğü yakaladım ve bir gün kızımız olmasa da
Anlam olacak bütün kız çocukları göz göze geldiğimiz anda
6 Mayıs 2013 Pazartesi
İnsan : Anlam Küpü
Tabakta duran karpuza dokunulmuyor
Sürahi sessiz
Ve iki insan
Gözlerinde deniz
Yaz bütün
Korku bütün
Ölüm bütün
Bizi parçalayan yaşam
Biz paramparça olmuş iki insan
Gizemine doğru derinleşen
Bütünleşmek isterken
Soluksuz kalan
İnsanın yağmur cini olması
İnsanın anlam küpü olması
Her ihtimal var
Yine de dün
İnsanın en acıyan yerinin beyni olduğunu duyarak
Kalbime güvercinlerin gelişini izledim
Barış istediği her halinden belli bir çocuğun kardeşi oldum
Yine de dün
Yüzümü sana döndüm ve o an parçalanacağımı bilerek
Merhaba dedim
Bize göre olmayan bir ayrılığı iliklerinde duyup gelmiştim
Yüzümü sana döndüm
Nasılsın dedim
İnsanın en acıyan yerinin belleği olduğunu anlayarak
Gülümsedim
Ölebilseydim bütün olacaktım
Yaşadım parçalanarak
Yine de dün sevginin en içinde acının olduğunu bilerek
İnat ey!
Umut ettim
İlk defa dün
Dans ederek dua ettim
İlk defa dün
İnsanın anlam küpü olduğuna karar verdim
3 Mayıs 2013 Cuma
Umut Tiryakisinin Notu
Gözlerini daldırıp yağmura ağlamış gibi gülümsüyorsun. Sen hep martı seslerine aldanıyorsun. Olmaz diyorum sana. Anlamıyorsun.
Anlamadığın için mi yoksa bana gülümsediğin için mi ağlıyorum gizli gizli.
Hep telaş içinde olan insanlara soluk aldıran bir şiir gibi yaşıyorsun.
Şiir düşünüyorum. Şiir yazamayan bir umut tiryakisinin gülümsemesine neden oluyorsun.
Gözlerini daldırıp denize “bak ağladım” diyorsun. Gülümsetiyorsun.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)