4 Kasım 2016 Cuma

Belli mi Olur




“Halbuki sonbahar kocayemişleri, beyaz esmer bulutları, yakmayan güneşi, durgun maviliği, bol yeşili ile kuşlarla beraber olunca, insana sulh, şiir, şair, edebiyat, resim, musiki, mesut insanlarla dolu anlaşmış, sevişmiş, açsız, hırssız bir dünya düşündürüyor.”
Sait Faik (Son Kuşlar)

Geçen yıllarda gökyüzüne merdiveni dayadım. Olacak iş değil bu demelerine aldırmadım. Olanı biteni o şekilden şekle giren bulutlara anlatacaktım. Bulutlara, kuşlara, yıldızlara, aya, güneşe şikayet edecektim kendimi, arkadaşlarımı, yabancıları. Gökyüzüne merdiveni dayamak isterken iki üç defa kahkaha havuzuna düştüm, bu beni yıldırmadı, kalktım, bir tuhaf ağrıyla yeniden denedim. Şikayet edecektim, kararlıydım. Belki şikayet ederken bir leylek anlamadığım bir dilde ama anlayışlı biçimde bana aklındakini söyleyecekti. Belki de şikayet etmenin anlamsızlığını benden daha iyi bilen tay biçimindeki bulut bana bir sır verecekti. Yok etmek için değil, yardım, sır, öneri almak için orada olduğumu bilemezlerdi. Alnımda zararsız olduğum yazmıyordu. Gökyüzünde ne kadar bulut varsa bir araya gelip beni belli mi olur kuyusuna attılar. Oradan çıkmaya uğraşırken beni görenler ellerini uzatmadı. Anladım ki biz birbirimize ve içinde yaşadığımız gezegene acı veriyoruz. Oradan çıkmak için uğraşmayı bıraktım. Belli mi olur kuyusunda yaşadım yıllarca…


Yasemin Şenyurt

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder