Ahmet sorular
soruyordu ardı arkası kesilmeden. Etrafında olup bitenleri anlamaya yönelik bu
çabası o kadar masumdu ki… O kadar masumdu ki Ahmet yabancı biri ona
gülümsediğinde yüzü pembeleşiyordu. Yağmurlu bir Pazar sabahı, Melahat oğlunu karşısına aldı ve onun kendisini
anlayabileceğini düşünerek şöyle söyledi: Yalnızlığa çeki düzen vererek
altından kalkabilirsin hayatın. Bütün kötülükleri bir çırpıda temizlemen mümkün
değil… İnsanın içindeki kötülüklerden arınması mümkün olsa bile bu hemen olacak
şey değil. Hemen olacak şey değil iyileşme.
Ahmet sessizleşti aniden. Annesi onun düşüncelere
daldığının farkındaydı. Ona buzdolabından en sevdiği dondurmayı uzattı. Ahmet
şaşkındı. Komşulardan biri her an gelebilir, kapı çalınabilir ve Melahat gidebilirdi.
Sabah kahvesinin ve sohbetin tadını çıkaran komşuları vardı Melahat’in.
Ahmet’in gözlerinin içine bakarak “Anlıyorsun değil mi oğlum?” dedi. Ahmet
başını öne doğru hafifçe salladı. Onaylandığını hisseden Melahat sözlerine
gözleri dolu dolu devam etti:
Yaşam suni nefesler aldırır durur.
Yaşam, keşke ile doldurur insanı.
Kendine bir dolu yüklenirsin, şu olmalı, bu saatte şu
kadarı bitmeli, o değil bu giyilmeli derken sızarsın, sızlanırsın. Sızlanmalarının
bir noktaya varmadığını anlamakla yepyeni bir hayata adım atabilirsin.
Ahmet annesinin o sabah tuhaf bir hali olduğunu sezdi.
İçinden annesine sarılmak geldi ve kendisini tutmadı, annesine sarıldı. “Bir
yere gitmiyorsun değil mi?” dedi annesine sarıldıktan hemen sonra.
Söylediklerimi iyi dinle oğlum dedi Melahat. Ahmet kulağını dört açtı, şaşkın
ama en çok da hayran hayran annesini dinledi. Melahat öksürdü, sigarasını
söndürdü ve şöyle dedi:
Köşeye sıkıştırılmış, kapana kısılmış gibi
hissettiğinde genelde ruhunun derinliklerinde kurtarıcı güç bekler. Sen onu duy
ve anla ister. Kendine şans vermezsen onun sesi kısılır, cümleleri
anlamsızlaşır. Ruhunun derinlerinde bekleyen kurtarıcı güç sana bazen sadece
bir cümle fısıldar, o cümleyi özenle işleyebilirsen o öykü olur.
Ahmet gülümsedi, ruh nedir diye sormaktan vazgeçti.
Ahmet annesinin köşeye sıkışıp sıkışmadığını
düşünürken içi sıkıldı, odasına giderken annesi seslendi: “Bir yere gittiğim
yok, küsme hemen.” Ahmet annesine hayran hayran baktı. “Ben de kurtarıcı güç
olabilir miyim ruhun derinliklerinde bekleyen?” diye sordu. Annesi ona bakarken
Ahmet annesinin omzundaki kanatları fark etti. “Anne senin kanatların çok
güzelmiş, neden ilk defa gördüm?” dedi. Beni anlamak için kulağını dört açıp
dinledin ya belki bu nedenle gördün dedi Melahat. “Benim de kanatlarım olacak
mı?” dedi Ahmet. O sırada kapı çaldı, kahve zamanıydı, Ahmet resim yapmaya
koyuldu.
Yasemin Şenyurt
2017 Nisan
Ankara