21 Ocak 2012 Cumartesi

Acilde Geçen Gece



Bir gece şiddetli ağrı nedeniyle hastanenin acilinde buldum kendimi. Yakınlarım uzaktaydı o an. Yakınım yok demek tuhaftı. Var ama uzaklar demek daha da tuhaf sayılırdı. Ağrım ve ben yakındık o an. Doktorlar yakınınız yok mu diye sordukça yok diyordum. Peki ama dedi bir doktor nasıl geldin bu ağrıyla buraya? Zor olmuştu...

Geldim dedim kuru kuru. O arada ağrıyı dindirmek için serum vereceklerdi. Serum vermek için de damarımı bulmaları gerekiyordu. Damarımı bulmaya çalışırlarken aynı doktor başka bir soru sordu. Ellerindeki bu çizikler de ne? İlk başta ellerimde çizik mi var diyecektim. Son anda ellerime baktım ve Sırrıyı hatırladım. Sırrı benim kedim:) Sırrıyla oyunlarımızın neticesindeki izlerdi.

O sırada serum takıldı ve ben yakınlarımı düşünmeye başladım. Evden çıkmadan önce ne olur ne olmaz diyerek Sırrıya yemeğini bol bol vermiştim. Suyunu kontrol etmiştim. Aklımdan hızla böyle düşünceler geçiyordu ki karşımda Nilüfer Ablamı gördüm ve hayatımdaki her yakınım çok yakın oldu o anda.

Doktorlara "benim yakınım varmış" dedim. Vardı ve var olacak. O hep bana en yakın olacak ve o hep bana özel olduğumu, özgürlüğümü, özgünlüğümü hatırlatacak.

Acilde geçen saatler boyunca ve ertesi gün kahvaltıda beraberdik Nilüfer Ablamla. Hatta beraber mutfakta yemek yaptık. Nilüfer Ablam kahvaltıda şöyle dedi: "Kahvaltıyla ilgili bir şiir var değil mi?" Ben de onu şöyle cevapladım: "Kahvaltının mutlulukla ilgisi olmalı"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder