Kulağıma kiraz takıp yeğenlerimi güldürürken ben de
çok eğleniyordum. Bütün işim gücüm onları güldürmek olunca geride kalan her şey
fasa fiso oluyordu ve ben bu durumdan hoşnuttum. Ağzımı ve burnumu bir palyaço
edasıyla oynattığımda onların kahkahalarıyla kendimden geçiyordum. Hala
birlikte saklambaç oynayalım mı sorusunu sevdiğim kadar başka bir soruyu
sevmediğimi onların yanından ayrılınca anlıyorum. İki kız kardeşin halası olmak
çok farklı bir duygu…
Birbirimizi güldürdüğümüz kadar kızdırabiliyoruz da
ama kızgınlığımı geçiren bir şey var. O şeyin ne olduğunu biliyorum. Adeta beni
pamuk şekere dönüştüren bir şey var onların bakışlarında, gülüşlerinde. Adeta
beni elimden tutup bir masala götürüyorlar. Şarkı söylediklerinde, dans
ettiklerinde onların neşesi sayesinde vitamin almışçasına hareket ediyor ve
sakin düşünebiliyorum.
Dünyanın en özel duygularını yaşadım onlar sayesinde.
Bebek kokularını, huzurlu tebessümlerini, ilk sözcüklerini öyle sevdim öyle
sevdim ki her an yanlarında olmayı diledim. Her an yanlarında olmaktan çok daha
değerli olanı kalplerini kazanmaktı.
Şimdi kalplerinde olmayı başardığımı düşünüp mutlu oluyorum.
Onların özlemi çok başka…
Belli oluyor değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder