16 Şubat 2012 Perşembe

Beşinci Mevsimde


Ucu bucağı olmayan sevincin içine yerleşmiş ufak bir kuruntuydu ölüm. Büyürse gözümüzü korkutabilirdi. Büyürse büyüsün dedin sen. Aldırmamak gerektiğini söyledin. Üstüne giydiğin yeşil ceket sana nasıl da yakışmıştı. Gökyüzünün bir köşesinde oturuyorduk sanki. O kadar mavi ve o kadar beyazdı ki etraf…
Islık çalıyordun. Islık çalmak sana o kadar çok yakışıyordu ki…Çocukluğunda mızıka mı çalıyordun bilmiyorum ama ben çocukluğunu öyle hayal etmek istiyorum.
Sana yakışıyor her kurduğun cümle. Sana yakışıyor susuşların. Sana yakışıyor bakışların.
Yanımda olduğunda sana bakıyorum. Sana bakmanın çok çeşitli yollarını buluyorum.  Seni yakından da uzaktan da sevmenin tadını çıkarıyorum.
Ölüm ah ölüm diye hayıflanmayacak kadar cesur ve yaşam doluyuz.
Gökyüzünün köşelerinden taşıp deniz kıyılarında buluyoruz birbirimizi.
Bir balıkçının gözyaşı canımızı yakıyor.
Bir annenin ağıdı canımızı yakıyor.
Uykularımızda hep tetikteyiz. Uyandığımızda birbirimize sarılıp cesaretle güne başlıyoruz.
Sana yakışıyor dört mevsim ve ben beşinci mevsimde de seni sana yakıştıracağım. Seni sevmekten vazgeçmeyeceğim demektir bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder