Hakemin kırmızı kartla
futbolcuyu oyundan çıkarması gibi kendimi yaşamdan çıkarma girişimlerim oldu.
Kendime kırmızı kart gösterdim ama tam anlamıyla oyundan çıkarmadım. Oyun devam
ediyor ve ben artık kendime kırmızı kart göstermiyorum. Oyunun kurallarına uyarken
zaman zaman çok zorlansam da devam ediyorum, sırtımdaki formanın hakkını
veriyorum.
Yaşamdaki arayışımız,
mücadelemiz sürerken, garip davranabiliriz. Garip davranışlarımıza kimse akıl
sır erdiremeyebilir. Kendi kendimizi yadırgayabilir ve suçlayabiliriz.
Kendimizi suçlamamızı gerektiren bir şey olmadığı halde kendimize cezalar
verebiliriz ve bu cezalar ölümden beter olabilir.
Kendimizle iyi bir
iletişim kurmak çok geç aklımıza geldiğinde pişmanlık duyabiliriz. Suçlu
hissetme, kendi kendimizi cezalandırma ve pişmanlık duyma sürecinin bir yerinde
durup, güçlü bir şekilde kendimizle barışmak elimizdedir. Kendimizle barışmak
için geçmişin, düş kırıklıklarının, başarısızlıkların bizi zehirleme gücü
olmadığını ama bakış açımızı değiştirmezsek zehirlenebileceğimizi anlamak
durumundayız.
Bakış açısı nasıl
değişir? Kendimize dair bakış açısını değiştirmek için belki de yapmamız
gereken en önemli şey; olumlu yönlerimizin farkına daha çok varmaktır.
Zorluklar karşısında baş etme stratejilerimize yenilerini katmaktır ve sırtımızdaki
formanın hakkını vermek için antrenman yapmak, maçlara çıkmak ve pes
etmemektir. Bir maçta kötü oynadığımızı sürekli aklımızda tutmak yerine
önümüzdeki maçlara bakabiliriz. Maçın kaderini değiştirecek olanın biz olduğunu
düşünmek yerine futbolun bir takım oyunu olduğunu düşünebiliriz. Kuralların
sorgulanabilir olduklarını hatırladığımızda veya mutlak kötü olmadığı gibi
mutlak iyinin de olmadığını aklımızda tuttuğumuzda hem yaşama hem de kendimize
ilişkin bakış açımız değişecektir.
Bakış açısının değişmesi
bazen de beklenmedik bir şekilde olur. Bir rüya görebilir ya da bir
arkadaşınızla dertleşirken körü körüne inandığınız bir şeyin öyle
olmayabileceğini anlayabilirsiniz. Bir sınavda başarısız olabilir ve o
başarısızlığın hayatın sonu olduğunu düşünürken hayatınızın yeni başladığını
deneyimleyebilirsiniz. Risk almak isteyebilir ve bilinmeze doğru yelken
açabilirsiniz, türlü türlü tehlike atlattığınız halde bu yolculuk yaşamınızı
güzelleştirebilir.
Kendimize iyi davranmak
için herhangi bir günü seçebilir ve o günden sonra güzellikleri arzulamaktan,
hayal kurmaktan utanmadan yaşamımızı değiştirebiliriz. Kendimize iyi davranmak
için özel bir günü beklemeye gerek yok. Kendimizi iyi hissetmek için başarılı
olmayı beklemek yerine içinde bulunduğumuz anda kimsenin fark etmediği bir
ayrıntıyı görebiliriz ve bu ayrıntı da bize iyi gelebilir. Ayrıntıyı görebilme
ayrıcalığı da bizim ayaklarımızı yerden kesebilir, dünya ile ilişkimizi
ayrıntıları görebilmek üzerine kurabiliriz.
Sırtımızdaki formanın,
kalbimizin ve aklımızın hakkını vereceğimiz günlere…
Yasemin Şenyurt
Eylül 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder