Şüphenin
insan hayatını allak bullak edebileceği doğrudur. Allak bullak olmuş bir hayatı
yeniden ele almak gerektiği de doğrudur. İnsanın, hayatın ve buluşmaların
değişme imkanı vardır diye bir çerçeve çizelim birlikte. Bu çerçevenin içine
güzel mi güzel bir kağıt koyalım. Bu güzel ve boş kağıda ilk koyacağımız işaret
bir taş olsun ve durup bakalım, taşı nereye yerleştirdik. Küçük bir taş mı bu
yoksa kaya mı çizdik. Ne renk çizdik ve şekli neye benziyor? Sonra da kara kara
düşünelim bu işaretin yanına ne koyardık, uzağına ne yerleştirirdik.
Düşünmeyi bıraktığımız anda kağıda candan bir işaret çizelim. Candan işaret
mi olurmuş desinler, bırakın desinler.
Konuşanlara,
eleştirenlere şüpheye yer bırakacak şekilde baktıktan sonra hayatımıza dönelim.
Çerçevenin içindeki resimde neler istiyoruz başka? Hayal gücümüze güvenerek
taşın yanına çizdiğimiz candan işarete ister güzel diyelim ister çirkin; o
işaretle devam edeceğiz resme. İşaret nasıl bir şeye benziyor? Güneş mi yoksa
şapka mı? Candan işaret kalem mi yoksa taşı yutacak kağıt mı? Kağıt içine kağıt
nasıl çizilebilir demeyin. Bırakın başkaları desin, siz candan işaretinize
neler oluyor ona bakın, lütfen bir müddet durun ve bakın.
Kağıt taşı
nasıl yutacak onu anlatın, şüpheye yer bırakmayacak şekilde. Hangi renk olacak
kağıt, etrafında neler olacak... Çerçeveden taşacak mı yaşama sevinci, ona
bakın. Allak bullak olmuş hayatınızı yeniden ele almaya başladığınız an belki
de bu an. Başkaları "çok güzel" diyebilir, o an durmayın. Başkaları
"bir şeye benzemiyor" diyebilir, o anda da durmayın. Daha çok işarete
ihtiyacınız var mı, lütfen düşünün ve gerekirse işaretlerle dolsun kağıt, izin
verin. Candan işaretler olmasına özen gösterdiğiniz müddetçe o resim
sizin.
Şüphesiz ki
çerçeveden taşan anlam sizin eserinizdir. Durmayın yine de...
Yasemin
Şenyurt
02.05.2020
Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder