18 Ocak 2018 Perşembe

18 Ocak 2018





Çıtkırıldım olmaya gerek yok. Kendi kendime mi söylüyorum bunu? Üzerimde haki yeşili bir ceket ve ayaklarımda en sevdiğim botlar. Biraz silmeli şu botları. Toz toprak içinde kalmış. Toz toprak içimde kalmış. Yağmur yağsın ki mis gibi koksun toprak. O ne muazzam şeydir, içine çekersin, çekersin, doyamazsın. Sevdiğin her şey birbirine fısıldar: O bizi seviyor.

Üzgün olmaya gerek yok. Diyelim ki unuttun yemeği ocakta, yanık kokuyor bütün mutfak, tencere simsiyah. Peynir vardır muhakkak. Biraz da makarna olacak dolapta. Gitti güzelim kereviz. Sen yine de bir şarkıya tutun, düşlere dal, penceredeki tıkırtıya koş, bir e-posta yaz, bir gülümseme iliştir not kağıdına, uçsun gitsin kedere dair ne varsa. Hayır, inatlaşma, yandı o kereviz. Kabul eder misin? Bir şarkı geliyor paçalı bir güvercin ile, tıkırtı ondan, şarkıyı söyler misin?
Sesim kötü diyemezsin. Öyle kolay kolay pes edemezsin. Bir defa yaşanıyor 18 Ocak 2018. Bir defa tadılıyor yanık kereviz. Görüyorum ki saatin tıkır tıkır çalışıyor. Memnun musun bundan? Arada bir pili de bitmez mi? Ne biçim saat!
Ben saçlarımı dalgalandırmaya gidiyorum. Siz gülmenize çilek kokusu iliştiriyorsunuz. Ben dizlerimi çok seviyorum. Titrediğinde bile çok seviyorum. Siz bir aynada kendinize bakıyorsunuz. O bakışı seviyorum. Buğulanıyor dünya o anda. Bir yere otuyorum. Saçlarım dalgalanmış.
Tarağımda yasemin kokusu. Demlikte bir ya da iki poşet çay. Eskiden çay demleyemezdim. Eskiden çok korkardım mutfaktan. Mutfağa girenler kendilerini unuturmuş gibi gelirdi. Kendimi unutunca saçmalarım zannederdim. Neyse ki büyüdüm. Neyse ki çay demler, makarna haşlar, patates kızartır oldum. İleri gidip bütün bu yemekleri yaparken eğlenir oldum. Yazamadığım zamanlarda sıkıntı tozu yutmaktansa yemek yapmaya başladığımdan beri neşem yerine geldi. Yanık kereviz kokusunda bile bir garip neşe…
Kedim mama zamanının geldiğini haber veriyor, anne, anne, yine daldın, miyatume
Miyatume ne demek kızım diye soruyorum. Diğer kedim anne, anne, anlamıyorsun, uğraşma.

Tamam çocuklar, mamaları koyuyorum. Suyunuzu dolduruyorum.

Sokaktan bozacının sesi geliyor. Bir defa yaşanıyor 18 Ocak 2018. Saçlarım dalgaları, rimeli silerken o mendille kendime diyorum ki : çıtkırıldım değilsin. Bozaa diye bağırarak evin içinde çocukları şaşırtıyorum. Kaçışıyorlar, su kapları devriliyor, başıma iş açtım. Severim bu huyumu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder