7 Mart 2013 Perşembe

Zor


Evreni kucaklamanın, sarıp sarmalamanın bir yoluydu kitapların arasında dolaşmak. Bir diğer yolu ise özlemek ve beklemekti gelecek günü. Dikenlerin diken olmadığı bir gül hayal etmedik. Çünkü biliyorduk ki dünya güllük gülistanlık bir yer değildi. Şiirler vardı hayatımızın zor anlarında bize kendini açan. Öyküler yazdık kendi kendimize anlatabilmek için doğruyu, güzeli ve iyiyi. Mevsimleri sevdik.

Biz bilemeyenler ve tutunamayanlar olarak kendi içimizde yolculuğa çıktık. Vedalaşmadık kimseyle. Ağlatmak istemedik kimseyi. Kendi içimizdeki yollarda çukurlara düştük. Burkulmuş ayağımızla yürümeye devam ettik.

Nice acıya dokunulmamıştı ve belki de bu yüzden daha da acıydı her şey.

Evrenle beraber yuvarlandık bir bebeğin gülümsemesinde.

Evrenle beraber açtık kalemlerimizin ucunu.

Nice sabah yaşadık ki doyduk güneşe.

Nice gece yaşadık ki melankolinin kolları arasında.

Doyamadık yine de özlemeye ve kavuşmaya.

Doyamadık şarkılara, filmlere ve sergilere.

Kıyamet nedir? Kıyamet yalnızlığıydı yaşadığımız.

Bir cümle kurmak zordu. Biz o zorlukta roman yazmaya hevesli gençlerdik.

Seviyorum demek zordu. Bağırarak seviyorum demek zor değildi. Zor olan içten söyleyebilmek ve içten duyabilmekti.

Bir bakışı hiç unutmamak ve bir gülümsenin anlamı için gülümsemek bir ömür zordu. Şimdi ben o bakış için ve o gülümseme için nasıl bir cümle kurarsam kurayım anlatamam. Anlatılamadığı, paylaşılamadığı, yazılamadığı, dile gelmediği için de güzel…

Yeniden bakıyorum.

Yeniden gülüyorum.



Ben yeni yeni anlıyorum.

Gözler her şeyi anlatıyor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder