29 Nisan 2020 Çarşamba

Yazıda Saklı Yaşamım





Sevgi Hanımın oğlu doğacaktı. Yedi yaşındaydım ve bizim eve misafir geldi Sevgi Hanım ve eşi. Bana oğlumuzun ismi ne olsun, önerin var mı dediler. Ben de ilkokulda çok sevdiğim arkadaşımın ismini söyledim. Önerimi çok sevdiler... O kadar çok sevdiler ki üç sene sonra kızları olacağı zaman kızımızın ismi ne olsun diye sordular. Ben de yeniden önerimi söyledim ve bu önerim de çok sevildi. 

O zamanlar dilinin altındaki baklayı çıkar bakalım deyiminin anlamını bilmiyordum. O zamanlar Türkçenin nasıl zengin bir dil olduğunu bilmiyordum... Sözcüklerin birbirlerine nasıl iyi geldiğini ve uyumsuzluk sözcüğünün hayata uyumunu gördüğümde  yazılar yazdım. Şiir yazmaya başladığımda uyak sözcüğünden habersizdim. Yazı yazarken de deneme nedir bilmezdim.

Sevgi Hanım şiirlerimi severdi. Bizim ev benim şiir heyecanımla dolup taşardı. Misafirler geldiğinde bu heyecan katlanarak büyürdü. Dilimin altındaki baklayı çıkardım ve  yazar olacağım dedim. İlk kararım bilgisayar mühendisi olmaktı. Çok uzun sürmedi bu hayal ve gerçeklere dönerek yazar olmak istediğimi söyledim. Eylemlerimle uyumlu bu karar sayesinde yazılarım canlandı. Montaigne'i okuduğumda onüç yaşındaydım, deneme türünde okuduğum ilk eserdi.

Öykü yazmak için senelerin sevgiyle ve uyumsuzlukla geçmesi gerekiyormuş. Uyumsuzluğumun beni oradan oraya savurması şartmış.  Türkçenin anadilim olmasının mutluluğu Nazım Hikmet'i okuyunca bambaşka bir hal almış. İkinci Yeni şairleri ile tanışınca şiir yazmak tutku olmuş... 

Neden uyumsuz olduğumu düşünürken Tomris Uyar'ın Bir Uyumsuzun Notları’nı okumuştum. O yıllarda Uyum Psikolojisi dersi  sayesinde denge bulmaya çalışmıştım.  

Yaşamımın dengeye kavuşur gibi olması ve  yazılarıma dönebilmek yine de zaman ve emek isteyecekti. Öykü yazabilmek için  Çehov okumak, Sait Faik öykülerinde kendimden geçmem gerekecekti. Her şeyden önce bir cümle kurmam gerekecekti.
 Elektrikler Gidince Kim Gelir, Çöpçüler, Kumdan Kaleler 'i yazmak gerekecek…  

Sait Faik öykülerinden Sevgi Soysal'ın kitaplarına  yolculuk başlayacak. Tante Rosa yarım kalsa da Yenişehirde Bir Öğle Vakti bitecek. Evin içi kitaplarla dolup taşacak... Deniz şiirleri yazılacak, Lirik Suçlar dosyası oluşacak. Türkçenin büyüsüne kapılıp anraç sözcüğü bulunacak. Yabancı dil öğrenme çabaları hep yarıda kalacak. 

Uyumsuz olmak yerine hayallere uymak seçilecek ve ilk kitabım yayımlanacak. Öykü kitabımın adı Mayıs Islığı olacak...

Yazılarımda hakim duygu umuttur; sevgili okur. Bunun en önemli nedeni de mücadele etmekten korkmamamdır. Hakim duygu umuttur çünkü akıl oyunlarının içinden çıkılmış, Sartre'ın Özgürlüğün Yolları  okunmuştur. Umuttur duygum  çünkü  ilk yazım Şizofreni Yazıları' nda  yayımlanmış ve kendime güvenim sağlamlaşmıştır.  

Yazı öyle güzel bir ev ki;  zemini dil, duvarları uyum, çatısı sevgi, penceresi hayaller… 

Yasemin Şenyurt
30.04.2020
Ankara

1 yorum:

  1. "Yazı öyle güzel bir ev ki; zemini dil, duvarları uyum, çatısı sevgi, penceresi hayaller…" ne güzel bir metafor.Okuyan için de sanki yıllardır tanıdık bir ifade ve sanki uzun bir aradan sonra burada buluşulmuş gibi.Teşekkürler.

    YanıtlaSil