20 Haziran 2016 Pazartesi

Boş Gözlerle Bakmaktan Vazgeçmek




Bomboş gözlerle bakıyordum hayata, aynaya, sevdiklerime. Bomboş bakışlarımdan yorgun düşmüş olmalılardı, yine de belli etmiyorlardı. Ağzımı açtığım anda boşluğun beni yakalamasından o kadar çok korkmuştum ki susma oyununu abartmıştım. Hangi tepeye tırmanırsam oradan aşağıya kollarımı açarak iniyordum özellikle de o gece tırmandığım tepeden aşağıya kollarımı açarak indiğimde sanki dünyanın en mutlu insanıydım. Peki ben bir kuşu taklit ederken hangi çiçek benim şu benliğimin yerinde olmak isterdi? Peki ben tepeye tırmandığımda düşüyor muydum aynı anda? Ayaklarım yere sağlam bassın diye büyütmemişler miydi beni? O zaman neden uçmayı deniyordum? Bütün bu soruların daha zor olanlarını da sordum kendime. Bomboş gözlerle bakarken denize, gökyüzüne içimde büyük harflerle ne yazdığımı okuyamıyordum ama yazmayı da bırakmıyordum. Kendi yazdıklarıma yabancı kalmak iğne denizinde yüzmek kadar acı veriyordu. Kendi yazdıklarıma yabancı kalmak hayatımda daha önce çektiğim acıların yakınından bile geçmiyordu.

O kadar çok korkmuştum ki... Korktuğum gün gibi ortada olduğu halde ve ayaklarım yere basmadığı halde nasıl olur da uçmaya cesaret ederdim? Aklım o kadar çok dolup taşmıştı ki şimdi dalgındım. Şimdi dalgın olduğum kadar dargındım. Onlar da bana dargındı, yine de belli etmiyorlardı. 

Peki ben bir aslan olmadığım halde içimde kükreyen şey neye benziyordu? Peki gözyaşlarımı biriktirip ve içine şu an bilmediğim şeyler ekleyip şifalı bir şurup elde edebilir miydim? Önce kendi yazdıklarıma yabancı olmamalıydım. Önce boş boş bakmaktan vazgeçmeliydim.

Şifalı şurup için gerekli malzemeleri bulmam için bir arkadaşımdan yardım istemeliydim. Beraber aramalıydık ya da o bana bunun gerçekçi olmadığını söylemeliydi. Gerçekçi sözcüğünü duyduğumda içimde kükreyen, hırlayan her ne ise ona bir çift sözüm vardı.

O bir çift sözü söylemek için daha çok şiir okumalıydım.

Yasemin Şenyurt

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder