Çok yorgundu kadın. Gözlüklerinin camını silemeyecek kadar halsizdi. Gördüğü şeyler karşısında hayrete düşmeyecek kadar alışmıştı hayata. Duyduğu şeylerin gerçek olup olmayacağını tartamayacak kadar ilgisizdi. Düşleri bile onu güçsüz bırakmaya başlamıştı. Böyle bir zamanda kiminle tanışsa ona adını söylerken sesi titrerdi. Başlangıçlardan korktuğu için olacak yüzü de titrerdi. İsterdi ki onu anlayan tek bir kişi olsun. İsterdi ki tek sözcüğüyle kendisinin zihninde kuşları havalandıran bir sevdiği olsun. İsterdi istemesine ama aslında hayatında böyle sevdiği bir insan zaten vardı. Yorgunluğundan mı göremiyordu kadın bilinmez ama sevdiği insan vardı. Ara sıra yorulduğumuzda yanımızda,içimizde, arkamızda duran insanı göremeyiz ama yorgunluğumuzu geçiren, hayata bizi tutkuyla bağlayan, şiirler okutan ve öyküler yazdıran o insandır. Çok yorgun düşsek de güzel bir biçimde dinlenmenin yolu sevmekten ve sevilmekten geçer. Birden o çok yorgun kadın istediği insanın zaten hayatında olduğunu anladı ve o an yeniden doğmuş kadar güzel hissetti kendisini.
Yasemin Şenyurt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder