7 Ekim 2012 Pazar

M Teorisi mi?







Benimle eş zamanlı olarak yaşayan bir başka ben düşüncesine- paralel evrenlere- yeni yeni alışıyordum. Sayısız paralel evrende neler olduğuna dair bilgimizin olmamasına üzülüyordum. Membran teoriyi anlamak bir video izlemekle olacak iş değildi. Bütün evreni açıklayan bir teoriydi M teori. Evren nasıl oluşmuştu? Büyük Patlamadan önce zaman var mıydı? Sicim Teorisi evreni açıklamakta neden yetersizdi ve Tekillik neydi? Sorular diğer soruları çağırırken içimdeki merak pekişiyordu. 

Daha çok şey öğrenme isteği duyuyor ve Rahmaninov dinliyordum. Uykumu kaçıran düşüncelerle barışmış, evime davet etmiş ve ağırlıyordum. Ne içerdiniz sayın bilim insanı diye soracaktım. 

Membranların birbiriyle çarpışması- dalgalı yüzeylerin birbiriyle çarpışması- sonucu oluşan evrenimizde her an başka bir büyük patlamaya hazır olmalıydık.

Boşluk sanıldığı kadar fazla değildi. Onbirinci boyutta başka fizik yasaları geçerliydi. Onbirinci boyutta bambaşka evrenler, bambaşka yasalar ve bambaşka uygarlıklar vardı. 

Evrende kendimizi yalnız hissediyor oluşumuz tüm bu bilgilerin farkındalığı içinde ne kadar hazindir...

Onuncu boyutla sınırlı kalan sicim teorisinde inat edenler sonunda çalışa çalışa onbirinci boyut hakkında çalışanlara katılıyorlardı. 

Bir başka ben düşüncesinden kimlik düşüncesine ve oradan da ait olma duygusuna doğru ilerler düşünce. 

Ait olduğun mekan, ait olduğun zaman ve kendini diğerlerinden ayırdığın benlik ne kadar da sensiz kalıyor zaman zaman.

Yabancı oluyorsun. Sessizce konuşuyor, isteksizce hareket ediyor ve bilincinden, eylemlerinden uzaklaşıyorsun. 

Bir süre sonra alışveriş mağazalarından işe ve işten eve dönüp "bugün de akşam oldu" diyerek kederleniyorsun. 

Fizikçilerin duyduğu heyecanı kıskanıyor ve onları okuyarak ,izleyerek heyecanlanmaya çalışıyorsun. 

Dünyaya ve düşlere dair için üşüdükçe üşüyor. Ne kadar çok insanın olanaklarını ve potansiyelini tükettiğini yaşıyor, görüyor ve kavrıyorsun. Kavradığın her gerçek karşısında seyirci kalmak sana göre değil. Şu paralel evrenler meselesini tartışabilsem ne kadar güzel bir gün olurdu diye düşündükçe için sıkılıyor. 

Seyirci kalıyorsun ister istemez. 

İçin geçip gidiyor. 

İçine kaçırılan korkular, yasaklarla utanıyorsun.

Dışarıda olanlarla içinde olanlar arasında oluşturulan uzaklıklardan dolayı yakınlaşamıyorsun sorumluluğa. 

Bir başka insanı sevemiyorsun. Bir başka ben bir başka evrende nasıl yaşıyor olursa olsun diyorsun. 

"Evren nasıl oluşmuş olursa olsun

Senin havan iyi olsun"

Aslında ne hava kaldı ne su!

Ne akıl kaldı ne duygu!

Yorgunsun...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder