29 Ekim 2012 Pazartesi

Bahçede



Sözcüklerin dört bir yana dağıldığını hissetmiştim. O anda uzun süren sessiz sohbetlerimiz başladı.  Kitap kahramanlarından uzakta, hayatın orta yerine kurulmuş iki dilsizdik.

Dilsizliğimin içimi gıdıkladığı bir anda tanışmıştım seninle. Kendi kendime güldüğüm ve kimsenin beni anlamayacağı dilimi bulmuştum.

Sen beni anlıyor olamazdın. Ne düşündüğümü bilebilmen olanaksızdı ve ben bunun tadını çıkarıyordum ki bakışlarınla karşılaştım.

Senin ve benim aramızdaki boşluğu değişik çiçeklerle doldurmaya başladın. Adını hiç bilmediğim çiçeklerdi onlar. Kokularının tarifi imkansızdı ve içlerinden biri beni ağlatmak üzereydi.

Bu bahçenin adını, çiçeklerin kokularını ya da bu boşluktan bahçeye neden girebildiğimi bilmiyordum.

Bakışlarının bana ulaştığından emindin. Bahçeyi sevdiğimi biliyordun. Sözlüğün vardı sanki. Tek kişilik dilimin sözlüğünü bulmuştun.
O sözlüğe ihtiyaç duymayacaktın bir süre sonra.
Konuştukça konuşmak isteyecektim.
Bir gün yeniden susmayı öğrenir miyim bilmiyorum.
Sevgiyi, sevilmeyi ve sevmeyi biliyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder