22 Mart 2012 Perşembe

Dünyaya Bedel auuu




Çengel bulmacaya bakıyorum bu sabah. Elimde kalemim aval aval bakıyorum. Bildiğim her şey çok yabancı geliyor . Yabancı ve tatsız gelen şeyleri kendi hallerinde bırakıp masama uzanan kedime oğlum diye sesleniyorum ve onun cevabı dünyaya bedel bir “auuu”.

Ben  bu cevap karşısında sıkıntıya yol açacak her şeyi hava durumunu sunanların yeleklerinin ceplerine sıkıştırıp kaçıyorum.
Hava durumunu sunanların çoğu bizim sitede oturuyor.
Herkes aynı ve her an birbirine benziyor. Birazdan kıyamet kopsa o  bile başka bir şeye benzeyecek. Benzersiz olabilecek her an ve her kişi öldürülüyor. Nasıl mı? Korku kokusuyla öldürülüyorlar.
Abarttığım suçlaması karşısında  yerimde duramıyorum. Sınırlar siyah pastel boyalarla çizilmiş. Gel de özgür ol….
Saçma!
Ölüm bizim sınırlarımızın en kalını ve en anlayışsızı gibi gözüküyor. Ondan biraz incesi ayıp olanlar ve olmayanlar.
Kurumların, kuralların orta yerinde dur. Bekleyecek misin yeşil lambanın yanmasını?
Komşular iyi ki duymuyor bu konuşmalarımı. Oğlum duyuyor ve gelip ellerimi yalıyor. Sonra bana bakıyor ve  dünyada duyabileceğim en güzel şeyi söylüyor: Auuu
İşte o an bütün filozofların, psikiyatristlerin, psikologların kapılarını çalıp “Ben anladım o meseleyi” demek istiyorum.
İşte o an bütün hava durumu sunanlardan, taksi şoförü olanlardan, öğretmenler ve öğrencilerden özür dileyerek hayatın orta yerine kurulup “Auuuu” diyorum.
Çengel bulmacayı bırakıyorum.
Sigarayı bırakıyorum.
Vitaminlerimi ve ajandamı da aynı yerde unutuyorum.
Oğlum akıllı ve uslu olmayı bilmiyor. Öğrenmesini hiç istemiyorum.
Mutfak tezgahından yastığıma kadar her yer onun…
Yeter ki sesini duyayım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder