28 Aralık 2020 Pazartesi

Kırk Yaş

 



Ne tuhaf bir yaş. Kırk yaşındayım.  Kırk yıldır bu yeryüzünde var olmak, kararlar vermek, sorumluluk almak, eylemlerle kendimi ortaya koymak, geçmişi doğru dürüst değerlendirmek, içinde bulunduğum anı özümsemek ve geleceğe yönelmek… Kendi kendime kaldığımda tekrarlıyorum: Hangi yaş tuhaf değildi ki!

Ne tuhaf bir yaş. Yirmili yaşlarda yaşanan bocalamalar, endişeler, kararsızlıklar geride kalmış. Otuzlu yaşlarda kendimi daha iyi kavrama, hayattan ne istediğimi, hayata ne verebileceğimi görme konusunda yeni yeni açılan pencereler… Kendi kendime soruyorum: Neler getirecek kırklı yaşlar?

İnsan kendisiyle kaç yaşında barışır? Sanırım ben otuz yedi yaşında barıştım. Üç yıldır yiğidi öldür ama hakkını yeme diyebiliyorum. Üç yıldır gülü seven dikenine katlanır diyebiliyorum. Kendime aylak olma hakkı da veriyorum. Titiz bir şekilde bir konu üzerinde çalıştıktan sonra kendimi şımartıyorum.

Ne tuhaf bir yaş. İnsan hayata yeni yeni başladığını hissediyor. Deneyimlerinin kendisine göz kırptığını, yüreğini dinlediği sürece çok da yanılmayacağını, bilgi ve birikimlerine her yeni gün bir şeyler daha eklemek gerektiğini kavrıyor. Kırılıp küsmelerin yerini anlama çabası alıyor. Kasvetli günlerin içinde sevilen bir şarkıyı tekrar tekrar dinlemenin işe yaradığını, çok korktuğunda ya da içine kapanmak ve tüm iletişimi kesmek istediğinde bir dostla sohbet etmenin, bir şiiri tekrar tekrar okumanın cesaret ve ilham verdiğini biliyorsun.

Yeni bir yaş bu. Yeni şiirler, yeni öyküler getirecek ama biliyorsun ki masanın başına geçmezsen imkansız bu. Yeni hayaller getirecek ama biliyorsun ki hayal kırıklıklarından ödün patlıyorsa imkansız bu. Yeni amaçlar getirecek ama biliyorsun ki yorulacaksın ve yorulmayı özlemen gerekiyor.

Aşk dolu bir yaş diliyorum. Gözyaşları, ayrılık, özlem ve sitem de olacak. Biliyorum ki onlardan kaçarsam aşk yok. Gözyaşı iyidir üstelik. Ayrılık çok can yakar ama biliyorum ki canın yanmadan anlayamayacağın şeyler vardır. Özlemek kavuşmaktır kim ne derse desin.

Hatalar yapacağım biliyorum ama öğrenmenin başka bir yolu yok. Hayal kırıklıklarım olacak ama biliyorum ki bu çoğu insanın vazgeçtiği hayal kurma gücünü kendimde bulmamla ilgilidir. Kırk yaşındayım ve belki bu yaşta öleceğim, belki de kırk sene daha yaşayacağım. Açıkçası bu sene ya da on sene sonra ölmekten daha çok ilgilendiğim bir şey var: Yaşamak!

Gerçeği ve gerçeğin içindeki hayali, hayali ve hayalin içindeki gerçeği görerek yaşamak.

Yasemin Şenyurt

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder