11 Eylül 2013 Çarşamba

İki Kişi

İki kişiydik güvercinlere yem veren.

 İki kişiydik ama çoğalıyorduk. 

İki kişiydik en önce.
 Ağaçlara sarılıp şarkı söyleyen iki kişiydik.

 Aşkla birbirine bakan ve bakışın kıymetini bilen iki kişiydik.

 İki kişiydik ve ölüyorduk gökyüzünü seyretmekten. İki kişiydik şiir kitapları yazan ve dergilere mektuplar gönderen. İki kişi "diktatör istifa" diye sesleniyorduk. İki kişiydik en başta.

 Bir de baktık ki iki kişi daha geliyor. Bir başka sokakta iki kişi daha yanımıza yaklaştı. İki kişiden korkar mı koca diktatör diyorlardı. Koca diktatörü yerinden edecek kadar yürekli iki kişiydik. İnsanca özlemleri olan nice iki kişi yanımıza geldi.

 Diktatör saymayı unuttu. Diktatör olanı biteni hesaplamaya ve hesaplattırmaya alışmıştı ama evdeki hesap çarşıya uymamıştı. Diktatör öfke nöbetleri geçirirken anlayamıyordu olanları. İki kişi durmadan yürüyor ve yürüdükleri yerlerde renkli izler bırakıyorlardı. Bazen renkli kalemlerle bir şiir yazmak olabiliyordu bu eylem. Diktatör sözcüklerden, şiirlerden, renklerden şüphelenmeye başladı. Gökyüzünün mavi olduğuna bile hiddetleniyordu. O kadar şüpheci olmaya başlamıştı ki kendi gözlerinin renginden nem kapıyordu. Diktatörün yaşamı o kadar kötüleşti ki bir gün tanrıdan kendine iki kişilik ölüm vermesi için dua etti ama onun duası kabul edilmedi. Yapayalnız ve kıvranarak ölürken hayatının baştan ayağa suç olduğunun farkındaydı. Kendine, insanlara ve geleceğe karşı işlenmiş bir suç olan hayatının bittiği düşüncesiyle gözlerini kapadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder