7 Nisan 2021 Çarşamba

Düşünülmemiş Alan

 




Dünya olduğu gibiydi sanat olmasa. Farklı farklı insanların birbirlerine asırları unuttururcasına sözleriyle, resimleriyle, müzikle dokunduğu bu dünyada nasıl yaşamamız gerektiğine dair çok düşünülmüştü. Düşünülmemiş bir alan kalmış olabilir mi? 


Düşünülmemiş bir alana dair yeni yeni düşünmeye başladığımı hissettim.  Hayretler içinde kalmıştım, heyecanlıydım ve korkuyordum. Bu alanı adlandırmak, sorular sormak, soruların açtığı dertlere bakmak, farklı açılardan bakmak ve cevaplar için sabırsız olmamak... 


Kitaplar açılıveriyor sürekli önümde. Rüyamda kitap isimleri beliriyor. Okuma serüvenim benim bu dünya ile olan en özel bağım. Bir kitabın içinden çıkıp dünyaya girmek kolay değil benim için. Bir kitabın sayfaları arasında dev dalgalar, zehir gibi geceler olsa da,her an kıyamet kopacakmış hissi de olsa sağlıklı, güçlü,özgür ayrılır insanlar kitaplardan. Bilmedikleri, düşünmedikleri, sorgulamadıkları alanların farkındalığı uyandırır insanları derin uykulardan.

 
Düşünülmemiş bir alana dair düşünürken insan dünyadan uzaklaştığı hissine kapılsa da bambaşka bir açıdan yakınlaşmaz mı dünyaya ve kendisine? İnsanlarla konuşurken, yürürken ve hatta buz pistinde dans ederken aklınız hep o alana davet eder sizi. O alan yeni renkler, sesler tanımlar ve sizden özgün düşünceler bekler. Gözlemlediğiniz dünya ve  yaşadığınızı,  çok iyi tanıdığınızı düşündüğünüz dünya bir anda başka bir yer olur. İnsanlara söylemek istediğiniz farklı şeylerin varlığı sizi meşgul eder,telefonlar meşgule düşer, odanızda kağıt, kalem ve kitap cennetinde yalnızlığı duyumsarsınız. O anda kimse sizi anlayamaz, en yakınınızdaki kişi yabancı gelir ve düşünülmemiş alanın varlığından habersiz yaşayıp gidenler için bu dünyada yeni bir şey yoktur, olamaz. 


Bir türlü duygularınızı, düşüncelerinizi,heyecanınızı, korkunuzu tanımlayamazsınız. İnsanlar alışkanlıklarına o denli bağlıdır ki onların bu durumu tutsaklıktır adeta. Bu tutsaklığı aşabilmek de hiç kolay değildir aşksız ve sanatsız. 


Size tanımlamaya çalıştığım süreç bir bilim insanının, sanatçının ya da filozofun durumu olabileceği gibi uyumsuz bir insanın kuru, katı, kalıplarla dolu dünyayla inatlaşması olarak da okunabilir. Düşünülmemiş alanın varlığı kişiyi ele geçirir ve kişi yeniden düşünülmüş alanlara dönmek istemeyebilir. Düşünülmüş alanları farklı bir bakış açısıyla değerlendirdiğimizde her birinin içinde düşünülmemiş noktalar olduğunu kavrayabilir miyiz ve bu noktalarla ilgili heyecan duyup sorular sorabilir miyiz? 


Bütün duyularımızı canlandırarak dünyada olanlara yeniden bakmak gerekiyor. Dünya ve kişi arasındaki bağlar yeniden  sevgiyle ve sorumlulukla kurulabilir. Düşünülmemiş alana dair duyduğumuz heyecan varlığını koruyabilir ama kişi düşünülmüş alanlara da yeniden bakma cesaretini gösterdiğinde dünya yavan bir yer olmaktan kurtulur ve kişi kendisini anlatamadığı için duyduğu yalnızlığın üstesinden gelebilir. 


Bir insan bir başka insanı o düşünülmemiş alanın tamamen etkisi altında kalmış olduğunda bile anlıyor ve kabul ediyor. O kişinin o alana dair duyduğu heyecana saygı duyuyor. O alanı anlayamasa da elinin tersiyle itmiyor soruları. Özgün düşüncelerin verdiği heyecanı kurduğu ilişkilerde de bulan kişi hem kendisiyle hem dünyayla dost oluyor. 
Yasemin Şenyurt 
07.04.2021

1 yorum: