2 Şubat 2020 Pazar

Cevapsız Kalan Telgraf kitabı





Cevapsız Kalan Telgraf kitabını bitirdim. Sait Faik'in Alemdağ'da Var Bir Yılan kitabını ve kitaplığımda duran ama bir türlü okumaya cesaret edemediğim Huzur'u ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü okumanın tam zamanıdır. 

Fikret Ürgüp'ün kitabını Haldun Hoca hediye etti. Bu hediyenin benim için değerini, anlamını anlatmayı çok isterim. Yıllar önce iki sözcüğü yan yana getiremediğim bir dönemde -çocukluğumdan beri en büyük hayalim: yazar olmak- Dr. Haldun Soygür bana "yazdıklarını benimle paylaşır mısın" diye sormuş ve yeniden yazmak konusunu düşünmeme sebep olmuş ve bir süre sonra da Çöpçüler öyküsünü yazmıştım.

 Daha sonra yazmayı sürdürdüm. Haldun Hoca bazen "devam" dedi, bazen "yeniden yaz" dedi bazen de "tam da şu cümle" diyerek beni yüreklendirdi. Cevapsız Kalan Telgraf'ı bir gün kendisini ziyarete gittiğimde bana uzattı ve "seni biraz bekleteceğim" dedi. Beklerken kitabı açtım ve okumaya başladım. 

Her sözcüğü özenle seçilmiş bu yazılarda insanları birbiriyle buluşturan sevginin, özenin tartışmalarla ve yanlış anlaşılmalarla daha da zenginleşebileceğini gördüm.

 Dünyanın hoyratlığına inat dostlukların ve yazıların, mektupların ve anıların insanı yaşattığını hissettim. Haldun Hoca'yı beklerken kitabı okumayı sürdürdüm. 

Bir insanı koşulsuz sevmenin, kendisiyle ve yazdıklarıyla gerçek anlamda ilgilenmenin nasıl bir şey olduğunu Haldun Hoca ile iletişimimizden biliyordum. Fikret Ürgüp'ün yazılarında Sait Faik ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ı okurken Fikret Ürgüp'ü de tanımak mutluluğunu yaşıyordum. 

Haldun Hoca yanına çağırdığında konuşamıyordum. Sözcükleri bulmak, yan yana getirmek ve bir cümle ile ifade etmek o anda hissettiklerime haksızlık olurdu. "Kitap çok güzel" dedim ve sustum. Haldun Hoca yüzümdeki ifadeyi çözmüş olacak ki " güzel bir şey insanı kötü etkiler mi?" dedi ve ben de "etkilemez mi?" dedim. Birlikte sustuk ve çok güzel anlaştık.

 Eve geldiğimde kitabı okumaya devam ettim, ayraç koyduğumda, çay demlediğimde, uyuduğumda kitabı okumaya devam ettim. Şimdi de kitabı okumaya devam ediyorum. Kitaplığımdan Huzur'u ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü almaya cesaret edeceğim. 

"Güneş var" yazmıştı Fikret Ürgüp. "Hişt hişt" demişti Sait Faik. "Kesemde verecek şey yok/ Yüreğimden verdim" demişti Nazım Hikmet. Yürekten gelen bu hediye için Haldun Hoca'ya teşekkür ediyorum. İçine yazdığı o güzel dilek için teşekkür ediyorum. Haldun Hoca bir şiirinde "kırık bir yürek bizimki" der. İyi ki yüreklerimiz kırık.

 "Okuyanlara dokunabilmek, yaşama dokunabilmek" için paramparça olmak istemesin insanlar, bütün olmak için didinip dursunlar ama bir gün yaşamlarının bir anında "yürekten bir hediye" alacak veya verecekler. 

Yasemin Şenyurt
27.07.2019
11.53
Ankara 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder